15 Temmuz 2013 Pazartesi

UEFA'da Kritik gün

Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta gözler, UEFA Tahkim Kurulu'nun bugün açıklaması beklenen kararına çevrildi. Fenerbahçe'yi 2 artı 1, Beşiktaş'ı da 1 yıl Avrupa kupalarından men eden kararı tahkime taşıyan kulüplerimiz, olumsuz bir karar çıkması halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne başvuracak.

Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Avrupa kupalarından men edilme cezasına yaptığı itirazlar ile ilgili kararın, bugün açıklanması bekleniyor.

UEFA Disiplin Kurulu tarafından Avrupa kupalarından 2 artı1 yıl men edilen Fenerbahçe ve 1 yıl men cezası alan Beşiktaş, bu karara itiraz etmiş, geçtiğimiz günlerde de UEFA Tahkim Kurulu’nda savunma yapmışlardı.

UEFA Tahkim Kurulu’nun Fenerbahçe ile Beşiktaş kulüplerinin cezalarını iptal etmesi, aynen onaması veya değiştirerek onaması gibi seçenekleri bulunuyor.

Her iki kulübümüz, cezalarının iptal edilmemesi veya farklı şekilde onanması halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde kısa adıyla CAS’ta dava açacak.

Rusya'dan çarpıcı iddia: İsrail,Türkiye'den vurdu

"İsrail Suriye'yi vurmak için Türk üssünü kullandı". Russia Today'in iddiasına göre; İsrail, 5 Temmuz'da Suriye'nin Lazkiye kentine düzenlediği saldırıyı bir Türk üssünü kullanarak gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, haberi yalanladı.

Rusya'nın resmi televizyon kanalı Russia Today çarpıcı bir iddia ortaya attı.

Güvenilir bir kaynağa dayandırılan haberde İsrail'in Suriye'yi vurmak için bir Türk üssünü kullandığı öne sürüldü.

5 Temmuz'da Suriye'nin Lazkiye kentindeki askeri üsse düzenlenen saldırıda kullanılan uçakların Türk üssünden havalandığı bildirildi.

Haberde "Türkiye'nin Müslüman bir ülkeye saldırıda İsrail'e yardım etmesi Ankara'yı karıştırabilir" ifadesi de yer aldı.

AKP Hükümeti haberi yalanladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bu haber çıkartılarak Türkiye ile Mısır arasında fitne çıkarma çabası var. Türkiye'nin İsrail'le işbirliği yaptığı iddia edilerek Ortadoğu politikasını itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar" dedi.


Irkçılığa karşı protesto

Irkçı cinayete beraat Amerika'yı ayağa kaldırdı. Mahkemenin 17 yaşındaki siyahi Trayvon Martin'in katilini beraat ettirmesinin ardından halk sokağa döküldü. Ülkenin dört bir yanında düzenlenen eylemlerde polis göstericilere plastik mermiyle müdahale etti.

17 yaşındaki siyahi genç Trayvon Martin cinayetinde mahkemenin beraat kararı Amerikan halkını ayağa kaldırdı.

Mahkeme, Martin'in silahsız olmasına rağmen, Martin'in katili George Zimmerman'ı nefsi müdafaa ve "kasıtsız adam öldürdüğüne hükmetti ve Zimmerman'ı beraat ettirdi.

Kararın ardından Los Angeles'tan Washington'a kadar ülke genelinde eylemler düzenlendi.

Başkent Washington'da toplanan göstericiler, Adalet Bakanlığı önüne yürüdü.

California'da geç saatlere kadar devam eden protestolarda polis plastik mermi kullandı. New York'ta da halk, Times Meydanı'nı trafiğe kapattı.

Protestolarda "Adalet yoksa barış da yok", "Beni rengimle yargılama", "ABD'de yasalar sadece beyazları korur" gibi ırkçılık karşıtı dövizler taşındı.

15 kişi adliyede

İzmir'de hükümet istifa eylemleriyle ilgili yürütülen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan 15 kişi daha adliyeye sevk edildi. Eylemler sırasında kamu ve özel binalara zarar verdikleri ve halkı kışkırttıkları iddiasıyla gözaltına alınan kişilerin DHKP-C, TKİP, MLKP, MKP ve TKEP/L üyesi oldukları öne sürüldü.

İzmir’de "Hükümet istifa" eylemleriyle ilgili sürdürülen operasyonların 4'üncü dalgasında gözaltına alınan 15 kişi adliyeye sevk edildi.

İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından şafak operasyonuyla gözaltına alınan yurttaşlar Bozyaka Hizmet Binası’ndan adliyeye götürüldü.

Eylemler sırasında kamu ve özel binalara zarar verdikleri ve halkı kışkırttıkları iddiasıyla gözaltına alınan kişilerin DHKP-C, TKİP, MLKP, MKP ve TKEP/L üyesi oldukları öne sürüldü.

Gözaltına alınanlar arasında üniversite ve lise öğrencilerinin de olduğu öğrenildi.

Gamze avrupa şampiyonu

23 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası kadınlar 5 bin metre finalinde Gamze Bulut, Avrupa şampiyonu oldu. Kariyerinin en iyi derecesini koşarak altın madalyaya uzanan milli atlet, 2012 Londra Olimpiyatları'nda bin 500 metre yarışlarında da ülkemize gümüş madalya kazandırmıştı.

9'uncu 23 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası'nın son gününde, kadınlar 5 bin metre finalinde Gamze Bulut rüzgarı esti.

Finlandiya'nın ev sahipliğinde Tampere kentinde bulunan Şehir Stadyumu'nda yapılan 5 bin metre finalinde 23 atlet madalya için ter döktü. İki sporcumuzun yer aldığı final koşusunda kariyerinin en iyi derecesini koşan Gamze Bulut, 15:45.03'lük derecesi ile altın madalyanın sahibi oldu.

2012 yılında 1500 metrede önce Avrupa ikincisi, ardından Olimpiyat ikincisi olan Fenerbahçe Kulübü'nün 1992 doğumlu sporcusu Gamze Bulut, 2013'te çıktığı ilk yarıştan altın madalya kazanarak çıkışını sürdürdü.

5 bin metre finalinde mücadele eden diğer atletimiz Esma Aydemir de 16:28.68'lik derecesiyle varış çizgisine 12'nci geldi.

10 bin metre finalinde beşinci olan Burcu Büyükbezgin ise yarışmaya katılmadı.

Şampiyonanın son gününde 1500 metre finali koşan bir diğer atletimiz Elif Karabulut ise 4:19.87'lik derecesiyle 8'inci oldu.

"Asıl fail polis"

Eskişehir'de eli sopalı saldırganlar tarafından dövülerek şehit edilen Ali İsmail Korkmaz soruşturmasında, 1 kişinin gözaltına alındığı iddia edildi. Gözaltına alınan kişinin, olayla ilgili kamera kayıtlarından tespit edildiği öne sürüldü. Ali'nin abisi Gürkan Korkmaz, twitter üzerinden açıklama yaptı. Gürkan Korkmaz asıl faillerin polis olduğunu söyledi, "asıl failleri bize verin" dedi.

Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada 1 kişinin gözaltına alındığı iddia edildi.

2 Haziran gecesi "Hükümet istifa" eylemleri sırasında ara sokakta sivil kıyafetli kişiler tarafından dövülen ve 38 gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz ile ilgili kamera kayıtları incelendi.

Gözaltına alınan kişinin olayın olduğu bölgedeki 2 işyerine ait güvenlik kamerası görüntülerinden tespit edildiği öne sürüldü.

Saldırganın gözaltına alındığı iddia edildi.

Ulusal Kanal'a konuşan Ali'nin avukatlarından Selin Dağlar, 1 kişinin gözaltına alındığını ancak teşjhis işlemini henüz yapılmadığını açıkladı.

Ali'nin abisi Gürkan Korkmaz, Twitter hesabından açıklama yaptı. Gürkan Korkmaz, ''Neymiş; Failler yakalanmış-mış... Failler belli zaten; Polis... Yakalanan; Vatandaş. Diğer 4-5 kişi nerede, Aranızdaki failleri verin bize..'' mesajını paylaştı.,

Eskişehir'de 1 gözaltı

Eskişehir'de eli sopalı saldırganlar tarafından dövülerek şehit edilen Ali İsmail Korkmaz soruşturmasında, 1 kişinin gözaltına alındığı iddia edildi. Gözaltına alınan kişinin, olayla ilgili kamera kayıtlarından tespit edildiği öne sürüldü.

Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada 1 kişinin gözaltına alındığı iddia edildi.

2 Haziran gecesi "Hükümet istifa" eylemleri sırasında ara sokakta sivil kıyafetli kişiler tarafından dövülen ve 38 gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz ile ilgili kamera kayıtları incelendi.

Gözaltına alınan kişinin olayın olduğu bölgedeki 2 işyerine ait güvenlik kamerası görüntülerinden tespit edildiği öne sürüldü.

Saldırganın gözaltına alındığı iddia edildi.

Ulusal Kanal'a konuşan Ali'nin avukatlarından Selin Dağlar, 1 kişinin gözaltına alındığını ancak teşjhis işlemini henüz yapılmadığını açıkladı.

PKK Törenle mezarlık açtı

TSK'nın Güneydoğu'dan adım adım çekilmesiyle meydanlar PKK'ya kaldı. PKK, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde törenle mezarlık açılışı yaptı. 170 PKK'lının cenazesi törenle mezarlığa gömüldü. Diyarbakır'dan mezarın bulunduğu Yolçatı Köyü kırsalına giden araçların kontrolünde ise ilginç bir ayrıntı dikkat çekti. Araçlar önce polisler sonra askerler son olarak da PKKlılar tarafından arandı.

PKK Diyarbakır'da törenle mezarlık açılışı yaptı.

Lice ilçesine bağlı Yolçatı Köyü kırsalında, yaklaşık 2 ay önce yapımına başlanan mezarlık "törenle" açıldı. Ancak tören devlet yöneticileri ya da belediye çalışanları tarafından değil PKK'lılar tarafından düzenlendi.

170 PKK’lının bulunduğu mezarlık açılışına gitmek üzere çok sayıda minibüs Diyarbakır'dan yola çıktı. İşte bu noktada bir ayrıntı dikkatlerden kaçmadı.

Diyarbakır çıkışında polisin kimlik kontrolü yapmasından sonra minibüs Lice'ye doğru yola çıktı. Polisin ardından Lice yolu üzerinde bu kez de jandarmalar arama yaptı. Törene giden BDP'liler son olarak, kendilerine KCK Asayiş adını veren grup tarafından arandı.

BDP'lilerin Yolçatı Köyü kırsalına ulaşmasının ardından cenaze töreni başladı. İlkin, daha önceki çatışmalarada öldürülen PKK’lılar defnedildi. Ardından 1 dakikalık saygı duruşu ve zafer işaretleri eşliğinde Kürtçe marşlar okundu.

Törende, sözde PKK Şehit Aileleri Derneği Başkanı Halil Oruç, bir konuşma yaptı.

Anıt mezardaki törene PKK’lı oldukları belirtilen yüzleri poşu ile kapalı 15 kişi geldi. PKK'lılar öldürülen kişilerin tek tek isimlerini okudu. Kalabalık hep bir ağızdan, "Burdayım" anlamına gelen "Ez livirim" diye bağırdı.

Balyoz'da tarihi gün


Balyoz Davası'nın ilk temyiz duruşması, bugün Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülecek. Tutuklu komutanların katılmayacağı duruşmada, avukatlar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkumiyet kararlarına karşı müvekkillerini savunacak. Yargıtay ayrıca tahliye taleplerini de değerlendirecek.

Balyoz Davası'nın ilk temyiz duruşması yarın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülecek. Duruşma, Yargıtay Ana Bina Konferans Salonu'nda yapılacak. Duruşmada, komutanların avukatları savunmalarını yapacak. Savunmaların ardından mahkeme kararını dosya üzerinden açıklayacak.

Avukatların savunmaları, ağırlıklı olarak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan savunmalarla aynı doğrultuda olacak. Bu kapsamda dijital delillerle ilgili sahtecilik şüpheleri de dikkat çekiyor.

Özellikle Boğaziçi, ODTÜ, İstanbul Teknik ve Yıldız Teknik Üniversiteleri ile yabancı adli bilişim şirketlerinin raporları, Balyoz belgesi olduğu iddia edilen yazıların sahteliğini ortaya koyuyor.

Mehmet Baransu'nun savcılığa verdiği bavulda yer alan 11, 16 ve 17 numaralı üç CD; Donanma Komutanlığı'nda bulunduğu iddia edilen Hard Disk ve Eskişehir'de bulunduğu iddia edilen flash bellek davanın dijital delillerini oluşturuyor. Bu dijital veriler arasında yer alan bin 957 adet Balyoz belgesinde sahtecilik bulunduğu, komutanlar ve avukatları tarafından tespit edildi.

Bugün ki duruşmada avukatların yapacağı savunmalarda dijital verilerdeki çelişkiler de büyük bir yer tutacak.

İlker Yücel: AKP'li yöneticinin kaseti geldi


Gezi Parkı direnişiyle yaptıkları haberlerle ön plana çıkan medya kuruluşlarının temsilcileri dün Koşuyolu Parkı Dayanışmasının organize ettiği "Bağımsız Medya Paneline katıldı. Panele konuşmacı olarak katılan Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Koşuyolu Parkı'nda gerçekleştirilen "Bağımsız Medya Paneli"ne Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Odatv.com'dan Haber Müdürü Barış Terkoğlu, soL Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Alper Birdal ve Birgün Gazetesi Haber Müdürü BArış İnce katıldı.

Bağımsız Meyda Paneli'nde konuşmacı olarak katılan İlker Yücel çarpıcı iddialarda bulundu. Yücel, iktidar blogu içinde ciddi kızışmaların olduğunu belirttikten sonra, "AKP'li üst düzey yöneticilerin birinin özel hayatını ilgilendiren bir kaset bize posta yoluyla geldi. Ancak bizi kimsenin özel hayatı ilgilendirmez, bu şekilde haber yapamayız diyerek kaseti kırıp attık" dedi.

14 Temmuz 2013 Pazar

Sizi de halk kurtarır!



Taksim'deki eylemlere müdahale eden 4 polis, yaşananları anlattı. Polislerin ortak vurgusu, yöneticilerin kanunsuz emirleri ve polisin çalışmak zorunda bırakıldığı şartlarda canavarlaştırıldığı oldu. İşte kendilerini "teşkilatın zencileri" olarak tanımlayan polislerin o açıklamaları...

İstanbul'daki hükümet istifa eylemlerine müdahalede yer alan 4 polis, itiraflarda bulundu. Orantısız güç kullanıldığını kabul eden polisler, emniyet teşkilatındaki sistemin polisleri piskolojik olarak çökerttiğini belirtti.

Hürriyet Gazetesi'ne konuşan polisler, "Vicdan azabı çekiyoruz" dedi. Polislerin ortak vurgusu, yöneticilerin kanunsuz emirleri oldu. Polisler, çalışma şartlarının kendilerini canavarlaştırdığını öne sürdü.

"1. Polis" olarak adlandırılan kişi üst düzey Emniyet yöneticileri için "Sorun onlar zaten" dedi. Polis memuru, "Bize insan muamelesi yapılmıyor, böcek gibi görülüyoruz" diye konuştu. Emniyet'te hukuk olmadığını söyleyen polis memuru, "Güya kanunları uygulayıcı olan teşkilatımız, kendi içimizde kanunları uygulamıyor" ifadelerini kullandı.

Polis memuru, şiddete karşı çıkanların da vatan haini ilan edildiğini kaydetti.

"2. Polis" ise "Canavarlaştırıldık, insanlıktan çıkarıldık" sözleriyle müdahaleye katılan polislerin ruh halini ifade etti. Polis memuru, "Sizi gaza getirenler var mıydı?" sorusuna "Olmaz mı? Ekip arabalarından, mehter marşı bile çaldılar" yanıtını verdi.

Polis memuru, Emniyet'in yalanladığı intihar olaylarına da değinerek, "Gezi parkı olaylarından sonra, bir günde üç arkadaşımız intihar etti, dördüncünün elinden silahı aldık" şeklinde konuştu.

Polisler sendikanın kurucularının Emniyet'ten ihraç edilmesine tepki gösterdi.

Yazlıkta halk meclisi

Halk hareketiyle birlikte il il, ilçe ilçe oluşturulan halk meclisleri şimdi de sahil sitelerinde kuruldu. İzmir’in Seferhisar ilçesinde İztur Sahil sitesi, ilk halk meclisini toplantısını yaptı. Çok sayıda yurttaşın katıldığı halk meclisinin gündeminde birleşme çağrıları, 5 Ağustos Silivri buluşması ve Milli Hükümet vardı.

Yükselen halk hareketi halk meclisleri olarak meydanlara yayıldı.

İl, ilçe, köy derken halk meclisleri sahil sitelerinde de kuruldu.

İzmir'in Seferihisar ilçesindeki İztur Sahil Sitesi ilk halk meclisi toplantısını gerçekleştirdi.

Halk meclisine çok sayıda yurttaş katıldı, birleşme çağrıları yapıldı.


Öcalan'a muayene tezgahı

PKK lideri Abdullah Öcalan'nın bağımsız sağlık kuruluşlarının muayene edilmesi talebiyle ilgili Türk Tabipleri Birliği'nin yaptığı açklamaya Ulusal Hekim Birliği'nden tepki geldi. TTB'nin "göreve hazırız" açıklamasına yanıt veren Ulusal Hekim Birliği "TTB açılımın neresinde?" diye sordu.

PKK lideri Abdullah Öcalan'nın bağımsız sağlık kuruluşlarınca muayne edilmesi bir süredir gündemde. Öcalan'ı serbest bırakma senaryolarının bir parçası olan "Öcalan'a muayne" konusunda Türk Tabibleri Birliği "göreve hazırız" mesajı verdi, bu mesaja tepki gecikmedi.

TTB'nin konuıyla ilgili yaptığı açıklamaya yanıt Ulusal Hekim Birliği'nden geldi.

"Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin de durumdan vazife çıkarıp Genel Sekreteri aracılığıyla göreve hazır olduklarını bildirmesi, böylece kendilerince barış süreci diye adlandırılan, ama bütün yurtseverlerce aslında ülkenin ve milletin bölünme süreci olduğu bilinen bu senaryoda rol almaya gönüllü olmaları, mesleğimiz ve mesleki örgütlülüğümüz açısından kaygı vericidir."

Ulusal Hekim Birliği Ankara Yönetim Kurulu'ndan yapılan açıklamada TTB Merkez Yönetim kurulunun açılım süreci karşısında aldığı tavır sert sözlerle eleştirdi.

"TTB anlaşılan açılımın ikinci evresinin hemen başındadır. Öcalan’ın siyaseten salıverilmesine giden yolu “bağımsız” sağlık raporları ile döşeyecektir. TTB işte bu kadar emre amade ve bağımsızdır. Biz bu geçmişi hiç unutmadık.  Ancak UHB olarak ülkemiz sağlık emekçilerine anımsatmak isteriz ki, ülkemizde yalnızca TTB yönetimini oluşturan hekimler yoktur ve kendini milletine ve vatanına “bağımlı” hisseden hekimler bu tür girişimlerin hesabını mutlaka soracaklardır."

Bahçeli: Erdoğan'a güven duymuyoruz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Erdoğan'ın 48 maddelik anayasa paketini Meclis'e getirme teklifine, "uzlaşılan madde sayısını artırma" teklifiyle yanıt verdi. Bahçeli, Meclis'teki anayasa uzlaşma komisyonunun devamından yana olduklarını söyledi, "Uzlaşma Komisyonu'nu fillen bitirecek hamleler yapmayın" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Erdoğan'a güven duymuyoruz" dedi. Ancak anayasa uzlaşma komisyonun devamı etmesi yönündeki tutumunu sürdürdü.

Devlet Bahçeli, Bölünme anayasası çalışmaları konusunda zamanlama uyarıları yaptı, Erdoğan'ın "48 madde" teklifine "aceleye gerek yok" yanıtını verdi.

Bahçeli, 2015 Genel seçimleri sonrası anayasa referandumuna işaret etti.

Yargıtay'dan açılım kararı

Yargıtay'dan "Kürdistan açılımı" kararı geldi. Şanlıurfa'da çocuklarına "Kürdistan" ismini veren aileyle ilgili davada kararını açıklayan Yargıtay 18'inci Hukuk Dairesi, "Kürdistan" ismine onay verdi.

Yargıtay, tartışmalı bir açılım kararı daha verdi. Yargıtay, bir ailenin çocukların Kürdistan adını koymasına vize verdi.

Şanlıurfa'da yaşayan Toprak ailesi, 1,5 yıl önce doğan kızlarına "Kürdistan" adını verdi. Aynı gün Nüfus Müdürlüğü'nden yanlışlık olduğu ve yasak olan ismin değiştirilmesi istendi. Aile talebi reddedince Nüfus Müdürlüğü savcılığa şikayette bulundu ve dava açıldı. Mahkeme, ismin çocuğu toplum önünde rencide edeceği gerekçesiyle "Helin" olarak değiştirilmesine hükmetti ve karar Yargıtay'a gitti.

Davayı görüşen Yargıtay 18'inci Hukuk Dairesi, "Kürdistan" isminin kullanılmasına onay verdi. Kararda çocuğa isim verme hakkının anne babaya ait olduğu vurgulandı.

Yargıtay, benzer bir kararı Abdullah Öcalan'a "sayın" denilmesiyle ilgili bir davada vermiş ve Öcalan'a sayın denilmesinin suç sayılmayacağına karar vermişti.

Erdoğan'ın arkadaşı tarihi yalıya kat çıktı



Başbakan Erdoğan’ın imam hatipten yakın arkadaşı işadamı Aziz Torun, tarihi Clifton yalısına kaçak kat çıktı. 2 yıl önce Boğaz’ın en nadide binalarından biri olan yalıyı, aslına uygun olarak onarma izni almıştı. Aziz Torun'un, 2010 yılında 11 buçuk milyon dolara satın aldığı Clifton Yalısı’nın şuan ki değeri 30-35 milyon doları buluyor

AKP iktidarıyla yükselişe geçen iş adamı Aziz Torun, Boğaz'da satın aldığı tarihi Clifton Yalısı'na kaçak kat çıktı.

Torunlar Şirketler Topluluğu’nun patronu Aziz Torun 1890 yılında inşa edilen Clifton Yalısı’nı 2010 yılında 11.5 milyon dolara satın almıştı.

Aziz Torun oturma amacıyla satın aldığı yalıyı yıkarak, aslına uygun olarak yeniden inşa etmek için Anıtlar Kurulu’na başvurdu. Kurul, Erdoğan'ın yakın arkadaşı olan Aziz Torun'a gerekli izinleri derhal verdi.

Ancak işadamı Torun, izinde belirttiği çekilde, binanın asıl planlarına uygun hareket etmedi. Aslına uygun
Aziz Torun'un 2 yıl önce 11 buçuk milyon dolara satın aldığı Clifton Yalısı’nın şuan ki değeri 30-35 milyon doları buluyor.


PKK İnşaat bastı

TSK'nın bölgeden çekilmesiyle birlikte eylemlerini daha artıran PKK, bir kez daha inşaat bastı. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde yapılan ek karakol inşaatı, 10 kişilik PKK'lı grup tarafından basıldı. Baskın sırasında inşaatın müteahhitliğini yapan Ali Elbey'in kardeşi Mehmet Elbey kaçırıldı.

PKK bu kez de Hakkari'de adam kaçırdı.

TSK'nın bölgeden adım adım çekilmesiyle eylemlerini artıran PKK, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde ek karakol inşaatını bastı.

Cumartesi günü saat 18.00 sıralarında meydana gelen olayda 10 kişilik PKK'lı grup, inşaatta çalışan işçileri esir aldı.

İşçileri zorla dışarı çıkaran PKK'lılar, inşaatının müteahhitliğini yapan Ali Elbey'in kardeşi Mehmet Elbey'i kaçırdı.

PKK'lıların Mehmet Elbey'in serbest bırakılması karşılığında 15 milyon lira fidye istediği öğrenildi.

Kaçırılan kişinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bacanağı olduğu iddia edildi.

Ancak Arınç'ın Basın Müşaviri Mustafa Oymak, olayda adı geçen isimlerin Arınç ile herhangi bir akrabalık bağı bulunmadığını belirtti, iddiaları yalanladı.

KPSS Sona erdi

 
Kamu Personeli Seçme Sınavı'nın son oturumu bugün yapıldı. Son oturumda, öğretmen adayları için ilk defa düzenlenen, Öğretmenlik Alan Bilgisi sınavı yapıldı. Sınavda 150 bin 174 aday ter döktü. 50 sorunun yer aldığı sınav 75 dakika sürdü.

Kamu Personeli Seçme Sınavı'nın son oturumu bugün gerçekleştirildi. Bu kez adaylar ÖSYM tarafından ilk defa düzenlenen Öğretmenlik Alan Bilgisi alan sınavında ter döktü.

Atanmayı bekleyen 150 bin 174 adayın katıldığı sınav saat 9.30'da başladı. Sınavda 40 soruluk Alan Bilgisi Testi ve 10 soruluk Alan Eğitim Testi ile toplamda 50 soru vardı. Adaylara cevaplamaları için 75 dakika süre verildi.

Sınavdan çıkan öğretmen adaylarının kimi memnun, kimi ise mutsuzdu.

Öğretmen olmayı hedefleyen binlerce aday şimdi gözlerini sınav sonuçlarına çevirdi.

Gürsel Tekin: Yandaş basın esnafı kışkırtıyor


CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Taksim'de dün yaşanan olayları değerlendirerek, "Esnafı kullanmak istediler. Esnaf çok duyarlı davrandı. Bir kısmı magandalığı tercih etti. Olabilir. O da onun tercihidir" dedi.

Gezi Parkı eylemi sonrasında Başbakan'ı provokasyon yapmakla suçlayan Tekin, "Camide içki içildiği söylendi. Çok namuslu bir din adamı 'hayır böyle bir şey olmadı' dedi. Başbakan'a verilebilecek en iyi cevabı o din adamı verdiği için kendisine teşekkür ediyorum'' dedi.

Gezi Parkı protestoları ile ilgili her türlü provokasyonun yapıldığını ifade eden Tekin şöyle konuştu: "Şimdi bir yandaş aracılığıyla esnafı kışkırtmaya çalışıyorlar. Aldığımız duyuma göre bu kışkırtmayı kısa adı adı TESKOMB olan kuruluşa yaptıracaklar. Yani, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği. Bu kuruluş büyük bir kampanya düzenliyor. Kampanya pazartesi günü Taksim Meydanı’nda düzenlenecek. 'Gezi eylemlerine son, esnaf yüzde yüz zararda' gibi benzer sloganlarla. Profesyonel bir reklam şirketiyle anlaşmışlar. Kampanyanın İngilizce versiyonu da tasarlanmış. Bu kuruluşun Başkanı Kadir Akgün. Önceki dönem Yozgat AK Parti Milletvekili. Bunu özellikle kamuoyuna açıklamak istiyoruz".

Gürsel Tekin, dün akşam Taksim'de yaşanan olaylarla ilgili olarak şunları söyledi: "Esnafı kullanmak istediler. Esnaf çok duyarlı davrandı. Bir kısmı da magandalığı tercih etti. Olabilir o da onun tercihidir. Şimdi burada bu eli sopalı insanları organize edemeyince bir başka yöntem uygulamak istediler. Sözde bir Sivil Toplum Örgütü, kendisinin eski milletvekiliyle esnafın mağduriyetini giderecekmiş. Bana bir şehir gösterin dünyada herhangi bir şehir. 250 tane AVM'si olan bir tek şehir var. O da İstanbul. Onun mimarı da Tayyip Erdoğan'dır".

Tecavüz hızla artıyor

Adalet Bakanlığı'nın açıkladığı rakamlar, Türkiye'de tecavüz olaylarının hızla arttığını ortaya koydu. Bakanlığın rakamlarına göre, yılda 15 bine yakın tecavüz vakası yaşanıyor.

Türkiye'de son dönemde tecavüz ve cinsel istismar vakalarında hızlı artış yaşandı.

Adalet Bakanlığının açıkladığı veriler durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koydu.

Bakanlığın hazırladığı rapora göre, 2002 ve 2008 yılları arasında 61 bin 469 tecavüz olayı meydana geldi.

2009 ve 2011 yılları arasında ise bu rakama 29 bin 980 oldu.

Rapora göre, 2002- 2008 arasındaki tecavüz olaylarının ortalama yıllık ortalaması 10 bin 244.

2009-2011 yılları arasındaki yıllık ortalama ise yüzde 45 artarak 14 bin 900'e ulaştı.

Uzmanlar, tecavüz olaylarındaki artışın başta ekonomi, eğitim, kültür ve sosyal alandaki gerilemeden kaynaklandığı değerlendirmesinde bulundu.

"Gümüşlük Direnipduru"

Muğlalılar halk hareketi şehitleri için Tavşan Adası'na insan köprüsü kurdu. "Gümüşlük direnipduru" eyleminde bir araya gelen yurttaşlar, denize girerek el ele tutuştu. 300 metre uzaktaki Tavşan Adası'na insan köprüsü oluşturan yurttaşlar, hazırladıkları dövizlerle de AKP hükümetini protesto etti.

Halk hareketinde hayatını kaybeden şehitler, Muğla'nın Bodrum ilçesinde gerçekleştirilen bir eylemle anıldı.

Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmal Korkmaz ve Mehmet Ayvalıtaş'ın ölümünü protesto eden yurttaşlar "Gümüşlük Direnipduru" eylemi düzenledi.

Aralarında oyuncu Nejat İşler'in de bulunduğu yurttaşlar el ele tutuşup zincir oluşturarak Tavşan Adası'na köprü yaptı.

Yurttaşlar hazırladıkları dövizlerle de AKP hükümetini protesto etti.

Bir saat boyunca denizin içinde kalan yurttaşlara yabancı turistler de destek verdi.

Ricciardone çözüm sürecinden mutlu

AB'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Ağrı'da açılımdan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Doğubeyazıt ilçesindeki İshakpaşa Sarayını gezen büyükelçi, "Herkes bu süreç için çok mutlu. Bende mutluyum" dedi.,

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Ağrı'ya gitti.

Doğbeyazıt ilçesindeki İshakpaşa Sarayını gezen Büyükelçi, kızı ve eşi ile birlikte çıktığı gezide açılım sürecini değerlendirdi.

En son 35 yıl önce Doğubayazıt'a geldiğini anlatan Francis Ricciardone, açılım süreciyle birlikte çok sayıda turistin bölgeye geleceğini söyledi.

Büyükelçi, açılım sürecinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.

"Herkes bu süreç için çok mutlu. Bende mutluyum. Bölge de barış havası etkin. Yıllar sonra gelen turist sayısının da arttığı gördüm. Ailemle birlikte turizm için buraya geldim. Çok gençken gelmiştim buraya. Yarın Ağrı Dağına tırmanış yapacağım için şimdiden sabırsızlanıyorum"

Balyoz'da tarihi gün

Balyoz Davası'nın ilk temyiz duruşması yarın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülecek. Tutuklu komutanların katılmayacağı duruşmada, avukatlar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkumiyet kararlarına karşı müvekkillerini savunacak. Yargıtay ayrıca tahliye taleplerini de değerlendirecek.

Balyoz Davası'nın ilk temyiz duruşması yarın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülecek. Duruşma, Yargıtay Ana Bina Konferans Salonu'nda yapılacak. Duruşmada, komutanların avukatları savunmalarını yapacak. Savunmaların ardından mahkeme kararını dosya üzerinden açıklayacak.

Avukatların savunmaları, ağırlıklı olarak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan savunmalarla aynı doğrultuda olacak. Bu kapsamda dijital delillerle ilgili sahtecilik şüpheleri de dikkat çekiyor.

Özellikle Boğaziçi, ODTÜ, İstanbul Teknik ve Yıldız Teknik Üniversiteleri ile yabancı adli bilişim şirketlerinin raporları, Balyoz belgesi olduğu iddia edilen yazıların sahteliğini ortaya koyuyor.

Mehmet Baransu'nun savcılığa verdiği bavulda yer alan 11, 16 ve 17 numaralı üç CD; Donanma Komutanlığı'nda bulunduğu iddia edilen Hard Disk ve Eskişehir'de bulunduğu iddia edilen flash bellek davanın dijital delillerini oluşturuyor. Bu dijital veriler arasında yer alan bin 957 adet Balyoz belgesinde sahtecilik bulunduğu, komutanlar ve avukatları tarafından tespit edildi.

Yarınki duruşmada avukatların yapacağı savunmalarda dijital verilerdeki çelişkiler de büyük bir yer tutacak.

"Hepimiz Ali'yiz, öldürmekle bitmeyiz"

Ali İsmail Korkmaz için Eskişehirliler de sokağa çıktı. Binlerce kişi Eskişehir sokaklarını "Hepimiz Ali'yiz, öldürmekle bitmeyiz" sloganlarıyla inletti. Yurttaşlar Ali'nin saldırıya uğradığı yere siyah çelenk bıraktı, mumlar yaktı.

Bu sloganlar Ali İsmail Korkmaz için atıldı. Eskişehir'de binlerce yurttaş Ali'nin katillerinden hesap sormak için yürüdü.

Akşam saatlerinde Eskişehir sokakları Ali için atılan sloganlarla yankılandı. Yurttaşlar, "katiller hesap verecek" yazılı siyah çelenk taşıdı.

Espark önünde toplanan yurttaşların ilk durağı Eti park oldu. Eskişehirliler, Ali'nin ismini yaşatmak için yanlarında getirdikleri 'Ali İsmail Korkmaz Parkı'" yazılı afişi parkın girişine astı.

Yurttaşlar daha sonra, taşıdıkları siyah çelengi Ali'nin saldırıya uğradığı yere bırakmak için Kurtuluş Mahallesi'ne doğru yürüdü.

Binlerce kişi Ali'nin ölümünden arkadaşlarını sorumlu tutan Eskişehir Calisi Güngör Azim Tuna'ya tepki gösterdi.

Yurttaşlar, Ali'nin saldırıya uğradığı Sanayi Sokak'a siyah çelenk bıraktı, duvara Ali'nin resmi çizildi.

Acıları henüz taze olan Eskişehirliler Ali için mumlar yaktı, türküler söyledi, oturma eylemi yaptı.

Eylem sırasında polisin, AKP İl Başkanlığı önünde güvenlik önlemi aldı.

TMMOB Torbaya sığmadı

Meclis'te gece yarısı gerçekleştirilen operasyonla yetkileri elinden alınan TMMOB üyeleri, İstanbul ve Ankara'da sokaklara çıktı. Binlerce TMMOB üyesi meydanları doldururken polis şiddeti gene kendini gösterdi. Direnişin merkezleri İstiklal ve Kennedy Caddeleri oldu.

Meclis'te gece yarısı gerçekleştirilen operasyonla yetkileri elinden alınan TMMOB İstanbul ve Ankarada meydanları doldurdu.

Ankara'daki eylemin adresi TMMOB Genel Merkezi önü oldu. Türkiye'nin dört bir yanından gelen şube yöneticileri, oda temsilcileri ile birlikte, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Merkezi önünde toplandı.

Torba yasaya sloganlarla tepkilerini gösteren birlik üyeleri, birçok siyasi parti ve sendikaların desteğiyle Güvenpark’a yürüdü.

Burada konuşan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, AKP’nin rant politikalarını teşhir ettikleri için hedef alındıklarını söyledi.

Yasanın ahlaki olmadığını belirten Soğancı, "TMMOB torbaya sığmaz" dedi.

İstanbul'daki eylemin adresi ise İstiklal Caddesi oldu. Galatasaray Lisesi önünde toplanan binlerce TMMOB üyesi yürüyüşe geçmek isteyince polis tarafından durduruldu.

TMMOB'un basın açıklaması Galatasaray Lisesi önünde Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı .... tarafından yapıldı.

TMMOB'un eylemlerinin ardından İstanbul ve Ankara'da polis müdahalesi yaşandı. İstiklal Caddesi'ndeki açıklamanın ardından eylemi sürdüren yurttaşlara tezyikli su ve plastik mermiyle müdahale etti.

Yurttaşlar polis müdahalesine rağmen dağılmadı.

Müdahale sırasında İstiklal Caddesi'nde eli sopalılar yine belirdi. Yan sokaklardan bir dükkandan çıkan eli sopalılara yurttaşlar büyük tepki gösterdi. Eli sopalılar polisin yardımıyla alandan kaçmayı başardı.

Ankara'da da eylemler Kennedy Caddesi'nde devam etti. Polis, yurttaşlara tazyikli su ve plastik mermiyle müdahale etti.

Armutlu direniyor

Hatay'da Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz için düzenlenen anma yürüyüşü yine polis müdahalesine sahne oldu. Halk hareketi şehitleri için okutulan mevlidin ardından yürüyüş yapmak isteyen halka karşı polis barikatı kuruldu. Polis, yürüyüşü engelleyemeyince yurttaşların üzerine gaz bombası ve basınçlı su yağdırdı. Yurttaşlar "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganıyla karşılık verdi. Armutlu mahallesindeki direniş gece boyunca sürdü.

Hatay'da direniş şehitleri Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert için düzenlenen mevlitlere polis şiddeti damga vurdu. Mevlit sonrası yürüyüş yapmak isteyen yuttaşlara polis müdahale etti.

Mevlidin ardından Uğur Mumcu Parkı'nda toplanan halk, Gündüz Caddesi'den yürüyüşe geçti.

Ancak caddenin çıkışındaki Armutlu Mahallesi'nde yine polis barikatı vardı.

Onlarca TOMA ve Çevik Kuvvet polisleri halka gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etti. Müdahalede çok sayıda plastik mermi de kullanıldı.

Halk, polis müdahalesine karşı barikat kurdu. Müdahale sırasında Hatay sokakları gaz bulutuyla kaplandı.

Barikatlardan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları yükseldi.

Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel ve TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz de barikatı hemen yanındaydı. İlker Yücel konuşmasında, "Burada bir tehlike yok, tam tersine bir onurlu duruş var. Herhangi bir sıkıntı da yok. Halkımızın direniş kültürüne yepyeni bir destan yazıyor gençler. Armutlulu gençler yazıyor, devrimci gençler yazıyor" dedi

Çağdaş Cengiz ise yaptığı konuşmas şöyle "Burada müthiş bir direniş var, müthiş bir kararlılık var. Buradan tüm Türkiye'ye mesaj veriliyor. 2 şehidimiz var. En büyük bedeli Hatay ödedi"

Armutlu mahallesindeki direniş sabaha kadar sürdü. Olaylarda 1 kişi gözaltına alındı. Halk, olayları canlı yayınla Türkiye'ye duyuran Ulusal Kanal'a sevgisini de sloganlarla gösterdi.

RTÜK Cezaları meclis'te

RTÜK'ün Ulusal Kanal'ın aralarında bulunduğu televizyonlara kestiği astronomik cezalar meclis gündemine taşındı. CHP'li Turgut Dibek soru önergesinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, direniş eylemlerini yayınladığı için mi ceza kesildi diye sordu.  2012’de televizyon kanallarına 13 milyon 200 bin 532 TL ceza kesildiğini hatırlatan Dibek, RTÜK'ün Samanyolu TV ve Samanyolu Haber TV’ye hiç ceza kesmemesine dikkat çekti. Hatırlatalım, RTÜK Haziran ayı içerisinde Ulusal Kanal'a 570 bin 234 liralık ceza tebliğ etti.

Halk hareketini yayınlayan kanallara verilen RTÜK cezaları meclis gündemine taşındı.

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın yanıtlama istemiyle sunduğu soru önergesinde, ” Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun kestiği cezaların nedenlerini sordu.

Soru önergesinde Dibek, 2012’de televizyon kanallarına 13 milyon 200 bin 532 TL ceza kesildiğini hatırlattı. 73 kanala ceza kesen RTÜK'ün Samanyolu TV ve Samanyolu Haber TV’lere ceza kesmediğine dikkat çekti.

Dibek 2013 yılından kesilen cezaların nedenlerini sordu. Direniş eylemlerine yer veren Ulusal TV, Halk TV, Cem TV ve EM TV’ye para cezası kesilmesinin sebebi yaptıkları yayın mı dedi?

"2013 yılında RTÜK hangi kanallara, hangi tarihteki yayınları ile ilgili olarak, hangi gerekçelerle, ne kadar ceza kesmiştir? Kesilen cezaların yüzde kaçı 31 Mayıs 2013 tarihinden sonra kesilmiştir? Bu kesilen cezaların kaçı Gezi Parkı protestolarıyla ilgilidir?"

Hatırlatalım, RTÜK Haziran ayı içerisinde Ulusal Kanal'a 570 bin 234 liralık ceza tebliğ etti.

Emniyet o polisi korudu

Ankara Emniyeti, direniş şehidi Ethem Sarısülük'ü vuran polis Ahmet Şahbaz'ı aklayan bir rapor hazırladı. Raporda, polise atıldığı öne sürülen taşlar tek tek sıralandı, ancak İşçi Ethem'in ölümüne yol açan kurşun görmezden gelindi. Raporda, polisin silahının omuz üstünde ateşlediği iddia edildi.

Ankara Emniyeti, İşçi Ethem Sarısülük’ü öldürülen polis Ahmet Şahbaz'ın lehine bir rapor hazırladı.

Emniyet, 37 taşı tek tek saydı ancak Ethem Sarısülük'ü vuran polis kurşununu görmezden geldi.

Emniyet raporunda Ethem Sarısülük'ün, 17 numaralı taşı polise attığı iddia edildi.

Raporda, katil zanlısı polis memuru Ahmet Şahbaz'ın havaya ateş ederken, elinin omuz hizası üstünde olduğu belirtildi. Oysa İşçi Ethem'in ölümüne ilişkin iddianamede ölüme neden olan üçüncü kurşunun ateşlenmesi sırasında silahın yere paralel olduğu belirtilmişti.

Ankara Emniyeti'nin hazırladığı bu raporun dikkat çekici bir özelliği de savunmadan gizlenmiş olması. Skandal ifadelerin yer aldığı Emniyet raporu 

Alpaslan Işıklı'yı kaybettik

Türkiye'nin devrimci aydınlarından, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Profesör Doktor Alparslan Işıklı hayatını kaybetti. İzmir Seferihisar’da bulunan Işıklı'nın kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği öğrenildi.

Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Profesör Doktor Alparslan Işıklı Seferihisar’da kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Alpaslan Işıklı'nın deniz kıyısındayken aniden fenalaştığı, yapılan müdahelelere rağmen kurtarılamadığı öğrenildi.

Işıklı'nın cesedi otopsi için Seferihisar Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı.

1940 yılında Amasya'da doğan Alparslan Işıklı, ilk gençlik yıllarından itibaren devrimci mücadelenin içinde oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Işıklı, 27 Mayıs sürecinde gençlik örgütlenmeleri içerisinde yer aldı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1980 yılında profesörlük ünvanı kazanan Işıklı, Fransa ve İngiltere'de bilimsel çalışmalarda bulundu.  Işıklı, uzun yıllar çeşitli sendikal örgütlerin eğitim ve araştırma faaliyetlerine katıldı.

Siyasette ve akademide bilinen aydınlardan olan Alparslan Işıklı, 2001 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından YÖK üyeliğine seçildi ve 2005 yılına kadar burada görev yürüttü.

Alpaslan Işıklı, 2007 yılındaki Cumhuriyet Mitinglerinin de öncü isimlerindendi.

ABD'deki yurttaşlar Gülen'i protesto etti.

Taksim direnişçileri bu kez Amerika Birleşik Devletleri'nde, Fetullah Gülen'in kapısına dayandı. Yüzlerce yurttaş, Gülen'i Pensilvanya'daki çiftliğinin önünde protesto etti. Direniş şehitleri için saygı duruşunda bulunan yurttaşlar, Abdocan, Ethem, Ali ve Mehmet'in fotoğraflarını taşıdı. Yurttaşlar Fethullah Gülen hakkında mahkemeye 570 sayfalık suç duyurusunda bulundu.

Taksim direnişi sınırları aştı, okyanus ötesinde Fethullah Gülen'in kapısına dayandı.

ABD'de yaşayan yüzlerce Türk, Gülen'in yaşadığı Pensilvanya'daki çiftliğin yakınında eylem yaptı.

Ellerinde Türk Bayrağı, Atatürk resmi ve direniş şehitlerinin resimlerini taşıyan yurttaşlar, direniş şehitleri için saygı duruşunda bulundu.

Gülen'in çiftliğinin önüne gitmek isteyen yurttaşların önü Amerikan polisi tarafından kesildi.

Eylem bununla da sınırlı kalmadı. Yurttaşlar Gülen'in yaşadığı Saylorsburg kasabasında, mahkemeye başvurdu.

Yurttaşlar hazırladıkları 570 sayfalık suç duyurusuyla, Fettullah Gülen gerçeğini anlatan belgeleri mahkemeye sundu.

Bunun adı Karacaölüm!

Bakan Eroğlu’nun ‘muhteşem’ dediği barajın sularında bir ayda 50 ton balık öldü…

Yusuf Yavuz


Isparta ve Burdur illeri sınırında bulunan Karacaören Barajı, Antalya’nın da gelecekteki içme suyu kaynağı olarak görülüyor. Ancak baraj gölünde bir süredir yaşanan balık ölümleri Karacaören’in alarm verdiğini gösteriyor. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, baraj gölünde yapılan ölçümlerde sudaki oksijen seviyesinin oldukça düşük, azot ve fosfor seviyesinin ise yüksek olduğunu belirterek, konuyla ilgili önlem alınmasını istedi. Geçtiğimiz Şubat ayında Antalya’yı ziyaret eden Bakan Eroğlu, “kısa zamanda Karacaören 2 Barajı'ndan muhteşem suyu getireceğiz” müjdesini vermişti. 

KARACAÖREN NEFESSİZ KALINCA BİR AYDA 50 TON BALIK ÖLDÜ

Burdur’un Bucak ilçesine bağlı Elsazı köyünde Karacaören Baraj gölünde yaşanan balık ölümleri yörede tedirginliğe neden oldu. Son bir ay içerisinde yaklaşık 50 ton balığın öldüğü öne sürülürken, basın mensuplarının olayı haber vermesi üzerine bölgede incelemelerde bulunan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, gölde yapılan su ölçümleri sonucunda oksijen seviyesinin oldukça düşük, sudaki azot ve fosfor seviyesinin ise çok fazla olduğunu belirterek, alınan dip çamuru ve balık örneklerinin analiz için Ege Üniversitesi’ne gönderildiğini kaydetti. 

İSRAİL VE ÇİN SAZANI YERLİ TÜRLERİ YOK ETTİ

Karacaören Barajı gölünde 1980 ila 2005 yılları arasında sazan, yılanbalığı, eğrez, dere alası, sudak, sıraz, bıyıklı balık gibi türlerin bulunduğuna dikkat çeken Kesici, bu türlerin Aksu Çayı, Çandır Deresi ve Kovada Kanalı ile baraj gölüne geldiğini ancak yapılan balıklandırma çalışmalarıyla göle bırakılan İsrail ve Çin sazanı ile takoz balığının diğer türlerin yok olmasına neden olduğunu dile getirdi. Kesici, göldeki balık çiftliklerinde kullanılan yemlerin içerdiği kimyasalların da önemli bir kirlilik nedeni olduğuna işaret etti. 

ATIK KANALINA DÖNÜŞEN DERELERDE HALA ÖNLEM ALINMIYOR


Isparta’daki deri sanayi ile Sav beldesinde bulunan mermer işletmelerinin atıklarının Sav Deresi’ne bırakıldığının altını çizen Kesici, “yıllardır rengi değişen ve adeta köpüren sularıyla dere özelliğini kaybeden Sav deresi, atık kanalına dönüşmüştür. Göle ulaşan bu tür derelerin atıklarının gölde oluşturduğu kimyasal kirlilik ve oksijen azalması sonucunda son beş yıl içerisinde barajda balık ölümleri meydana gelmektedir. Bir aydır derelerde-derelerin göle ulaştığı kesimlerde ‘takoz balıkları’ gibi kirli sulara direnç gösteren balıkların ölümlerinin görülmesi baraja akan dere ve çayların taşıdıkları kirli sularla ilgili hala arıtma önlemlerin alınmadığını göstermektedir” diye konuştu. 

KİRLETİLEN SULARI TARIMDA KULLANMAK BÜYÜK YANLIŞ

Doğal kaynaklardan yararlanmanın önemine işaret eden Kesici, “tarım ve sanayi elbette çok önemlidir, fakat kirletilen suları tarımda ve diğer kullanımlarda tekrar değerlendirerek besin elde etmek çok büyük çelişki ve yanlıştır. Bu insan ve diğer canlıların yaşamında istenmeyen sonuçlar doğurabilir” dedi. 

UYARILAR DİKKATE ALINMIYOR

Adeta ölüm kusan baraj gölünün sularının temizlenmesinin basit önlemlerle mümkün olduğunu ancak yıllardır dile getirdikleri gerçeklerin ilgililerce dikkate alınmadığını söyleyen Kesici, Antalya’nın içme suyu rezervi olarak görülen Karacaören’in sularının temizlenmeden kullanılmasının mümkün olmadığının altını çizdi. 

Kirletilen suların geri kazanımının çok zor ve pahalı bir işlem olduğunu söyleyen Kesici, “para her şey değildir. Asıl olan canlıların, gelecek nesillerin sağlığı ve yaşamıdır. Günümüz teknolojisinde doğanın can damarları olan dere ve çayların kirletilmesinin ilkelliktir” görüşünü savundu. 

BAKAN EROĞLU, ‘MUHTEŞEM SU’ BENZETMESİ YAPMIŞTI

Öte yandan geçtiğimiz Şubat ayında Antalya’yı ziyaret eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kentin içme suyunun Karacaören’den temin edilmesini öngören projeyle ilgili protokolü imzalayarak, “kısa zamanda Karacaören 2 Barajı'ndan muhteşem suyu getireceğiz” ifadelerini kullanmıştı. DSİ tarafından geçtiğimiz günlerde ihalesi yapıldığı belirtilen Karacaören projesi ihalesinin, 136 milyon 800 bin liralık teklif veren özel bir şirkete verildiği öğrenildi.

Hukuk kaplumbağa, yıkım tavşan hızıyla!

Isparta ve Antalya illeri sınırında Yukarı Köprüçay Havzası'nda yapımına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesinin ÇED Olumlu kararına yönelik köylülerin açtığı dava dosyası, 'bu kadar da olmaz' dedirten aksaklıklarla Isparta İdare Mahkemesi ile Danıştay arasında gidip gelirken, baraj inşaatı başladı, bölge şantiyeye döndü. Davanın avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu, korumayı amaçlayan bir davada korunmak istenen değerlere geri dönüşümsüz zararlar verildikten sonra hukuktan bahsetmenin imkanı kalmadığını dile getirdi.


Köylüler bakanlığa dava açtı

Isparta ve Antalya sınırlarında Köprüçay nehri üzerinde inşasına başlanan Kasımlar Barajı ve HES projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu Kararı'na yöre köylüleri 2012 Eylül'ünde dava açtı. Projenin ağırlıklı kısmının Isparta sınırlarında yer almasından dolayı Isparta İdare Mahkemesi'ne açılan davayı değerlendiren Mahkeme, projenin birden fazla ili kapsamasını gerekçe göstererek 'görevsizlik' kararıyla birlikte Aralık 2012'de dosyayı Danıştay'a gönderdi. 

Muhtar ve başkanlar bakanlıktan yana çıktı

Bu arada Kasımlar Barajı ve HES projesinin kapsadığı alanda bulunan bazı köy muhtarları ve belde belediye başkanları, köylülerin Bakanlığa açtığı davada Bakanlık yanında müdahil olarak "projenin bölgeye zarar vermeyeceğini aksine istihdam yaratarak yöredeki işsizliğe çare olacağını" savunan dilekçelerini mahkemeye sundular. 

Köylüler hukuk yolunu gözlerken baraj inşaatı çıktı

Yukarı Köprüçay Havzası olarak anılan bölgenin zengin biyolojik çeşitliliği ve yaşam alanlarının zarar göreceğinden endişe eden davacı köylüleri yargıdan gelecek haberleri beklerken Kasımlar Barajı ve HES projesinin yol, tünel ve iletim kanalı inşaatlarına başlandı. 

Mahkeme hakimlerinden birinin imzası eksik çıktı

Ancak davaya ilişkin Danıştay'dan gönderilen yeni tebligat davacı köylüleri şaşkına çevirdi. Danıştay 14. Dairesi'nce gönderilen tebligatta, Isparta İdare Mahkemesi'nin 12 Aralık 2012 tarihli 'görevsizlik' kararında, mahkeme üyelerinden birinin imzasının bulunmadığına dikkat çekilerek, kararın mevzuata aykırı olduğu belirtildi. 

Av. Okumuşoğlu: Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor

Danıştay, dava dosyasını yeni bir karar verilmesi için Isparta İdare Mahkemesi'ne gönderirken, yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulunan köylülerin avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu, "Mahkeme hakimlerinden birinin imzasının eksikliği nedeni ile Danıştay tarafından bozulan görevsizlik kararı hakkında yeni bir karar verilip yeniden danıştaya gönderilecek olması, davanın esasına yönelik her hangi bir işlem yapılamayacak olması; ve bu arada inşaat çalışmalarının devam etmesi hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan sonuçlara yol açmaktadır" görüşünü savundu. 

"Zarar verdikten sonra hukuktan bahsedilemez"

Okumuşoğlu, "konusu doğayı, kültürel varlıkları ve yaşam alanlarını koruma olan bir davada, korunmak istenen değerlere geri dönüşü olmayacak şekilde zarar verildikten sonra mahkemenin olası bir yürütmeyi durdurma yada iptal kararının dava ile elde edilmeye çalışılan amaca uygun hiç bir etkisi olmayacaksa burada etkili bir hukuktan bahsedebilmenin de imkanı kalmamıştır. Maalesef ortaya çıkan sonuç budur" ifadelerini kullandı. 

Suya gömülecek köydeki evlere ne olacak

Öte yandan şantiyeye dönen bölgede barajın sularının altında kalacak olan Darıbükü köyünde yaşayan halkın endişesi ise sulara gömülecek evlerinin yerine yenilerinin yapılıp yapılmayacağı. Konuyla ilgili son durum hakkında görüşlerine başvurduğumuz yetkililer, yüklenici firmanın bu konuda bir zorunluğunun bulumadığını ancak köylülerin mağdur edilmemesi konusunda ilgili firmayla görüşmeler yapıldığını, buna göre tip proje ile isteyen köylüler için yeni konutlar yapılabileceğini dile getiriyor. Köylüler ise yeni konutlarla ilgili yer seçiminde bir belirsizlik bulunduğunu belirtiyor.

Yusuf Yavuz

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Prof. Dr. Alparslan Işıklı hayatını kaybetti

Son Dakika: Prof. Dr. Alparslan Işıklı Seferihisar'da kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Halkımızın başı sağolsun...

TMMOB eylemine polis müdahalesi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)'un yetki ve gelirlerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devreden yasayı protesto etmek için yurttaşlar bugün İstanbul ve Ankara'da bir araya geldi. İstanbul'daki gösterilerde polis direnişçilere tazyikli su, biber gazı ve plastik mermi ile müdahale etti. Ankara da ise Güvenpark girişinde polis barikat kurdu.


TMMOB ve Taksim Dayanışması'na destek amaçlı İstanbul'da yapılan eylemde yurttaşlar 17:00 itibari ile Beyoğlu Galatasaray Lisesi Meydanı'nda toplanmaya başladı. Saatler 19:00 gösterdiğinde Taksin Meydanı'na yürümek isteyen yurttaşları polis barikat kurarak izin vermedi. Yurttaşlar polisin yürüyüşünün ardından basın açıklamasını Galatasaray Meydanı'nda okudu.


Basın açıklamasının ardından kitlenin bir çoğu dağılırken geriye kalan grup ara sokaklardan Taksim Meydanı'na çıktılar. Ardından Polis oraya yönelip dağılın anonsu yaptı. Direnişçilere dağılmaları için 5 dakika verildi. Ancak anonsun üzerinden 2 dakika geçtikten sonra müdahale etti.


Çevik kuvvet polisi yurttaşlara Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA), biber gazı ve plastik mermi ile müdahale etti.


İlerleyen dakikalarda polis gazetecilere de "artık yeter, çekmeyin" diyerek engellemeye çalıştı. Bu arada Ayhan Işık sokakta bulunan esnaflar polise tepki gösterdi


Ankara'da ise Güvenpark'a yürümek isteyen mimar ve mühendisler Meşrutiyet Caddesi'nde kurulan polis barikatıyla durduruldu.

Mekanın cennet olsun

Onlar genç yaşta çocuklarını toprağa vermenin acısıyla yanıp tutuşan Korkmaz, Cömert ve Ayavalıtaş ailesi. 19 yaşında yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi kapılarını Ulusal Kanal'a açtı. Sitem dolu sözlerle konuşan Ali İsmail'in annesi Emel Korkmaz, "Ali kalbine değil zalimlere yenik düştü" dedi.

Acılar onları birleştirdi. Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş ailesi Hükümet İsatifa eylemlerinde şehit düşen çocuklarının üzüntüsüyle yaşamaya devam ediyor.

Acılı aileler kapılarını Ulusal Kanal'a açtı. Abdullah Cömert'in abisi ve Mehmet Ayvalıtaş'ın annesi ve babası, Korkmaz ailesini bir an olsun yanlız bırakmadı.

Polis, yargı ve hükümet işbirliği olduğunu belirten Ali'nin ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, "katiller adalete halen hesap vermedi" dedi.

Konuşmakta güçlük çeken anne Emel Korkmaz ise Ali'nin zalimlere yenik düştüğünü vurgulayarak adalete güvenmediğini söyledi.

Hayatının değiştiğini belirten Baba Şahap Korkmaz da çocuklarının acısını hergün yaşayacaklarını ifade etti.

Mücadele üç aileyi de birleştirdi. Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde katıldığı eylemde bir taksicinin çarpması sonucu yaşamını yitiren 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş'ın anne ve babası da Korkmaz'ın acılarına ortak oldu.

Polisin gaz bombası sonucu ölen Abdullah Cömert'in ağabeyi Zafer Cömert'de AKP Hükümeti'ne sesledi.


Sessiz çığlık 42. haftada

Sessiz Çığlık 42'inci haftasında Ankara, İstanbul ve Antalya'da yankılandı. Balyoz tutuklusu komutanların yakınlarının gündemin de 15 Temmuz'da y argıtayda görülecek olan temyiz davası vardı.

Balyoz davasında tutuklu komutanların yakınlarının Sessiz Çığlıkları 42'inci haftasını geride bıraktı.

Ankara, İstanbul ve Antalya'da sessiz çığlıklarını duyuran komutan yakınlarının gündeminde 15 Temmuz'da görülecek olan temyiz davası vardı.

Ankara’daki eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP  Artvin milletvekili Uğur Bayraktutan, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem, İşçi Partisi Ankara İl Başkanı Osman Yılmaz'da destek verdi.

Eylemde konuşan Bülent Tezcan, 15 Temmuz Pazartesi günü Yargıtay önünden adalet çığlıklarını herkesin duyacağını kaydederek, Silivri’ye çağrı yaptı.

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem, Ergenekon Mahkemesi’nin tahliye istemlerinin reddetmesini değerlendirdi.

İstanbul'daki eylem her zamanki gibi Beşiktaş Demokrasi Anıtı'nın önündeydi.

Eylemde Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın eşi Nilgül Doğan, 15 Temmuz'da görülecek olan davayı değerlendirdi.

Antalya'da yurttaşlar komutanlara özgürlük istedi.

TTB: Keyfi tutuklamalar bizleri yıldıramaz

Türk Tabipleri Birliği, "keyfi ve hukuksuz uygulamalar bizleri yıldıramayacaktır" diyerek hükümete ve gözaltılara meydan tepki gösterdi. Türk Tabibleri Birliği ve tabib odalarının düzenlediği ortak basın açıklamasında, demokratik taleplerden vazgeçilmeyeceği vurgulandı. Yaklaşık 4 gün gözaltında tutulduktan sonra sevk edildiği mahkemece serbest bırakılan Ali Çerkezoğlu'da, "örgüt arıyorlarsa, örgüt her iliyle burada" dedi.

Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları Başkanları, Gezi Park'ındaki gözaltılar ile ilgili ortak basın açıklaması yaptı.

Açıklamada, AKP iktidarının meslek odaları ve sendikalar üzerindeki baskısına dikkat çekildi.

Profesör Doktor Özdemir Aktan yaşanılan hukuksuz uygulamaların va baskıların direnişi yıldıramayacağını söyledi.

Demokratik haklarına sahip çıktıklarını hatırlatan Ali Çerkezoğlu da örgüt arıyorlarsa, örgüt her iliyle burada dedi.

Pazar için 15 bin imza

İzmir'in 40 yıllık Özkanlar Pazarında bugün boş tezgâhlar kuruldu. Üç kişinin şikâyeti üzerine İzmir 2. İdari Mahkemesi pazar yerinin kaldırılması kararı verdi. Esnaf kararı Danıştay'a taşıdı. Pazarın yeniden kurulması için 15 bin imza toplandı.

İzmir’de 40 yıllık Özkanlar Pazarında boş tezgâhlar açıldı, yurttaşlar eli boş döndü.

3 kişinin şikayetiyle başlayan süreçte, İzmir 2. İdari Mahkemesinin kararı ile Özkanlar Pazar yeri kaldırıldı.

Hem esnaf hem de yurttaşlar pazar yerine sahip çıkmak için 15 bin imza toplandı.

İzmir’in en eski pazarlarından olan Özkanlar Pazarı ile 600 esnafın geçim kapısı...

Özkanlar Semt Pazarı Esnafı, İzmir 2. İdare Mahkemesi'nin kararını Danıştay'a taşıdı.

İzmir Pazarcılar Odası Başkanı Hamdi Erişen, esnafa destek verdi.

Bayraklı İlçe Zabıta Müdürü Abdülhakim Kaya, yeni katlı Pazaryeri yapılana dek esnafa pazarın kurulabileceğini söyledi.

35. Madde tepkisi

Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanun 35’inci maddesinde yapılan değişikliğe İşçi Partisi’nden sert tepki geldi. Yazılı bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, "35’inci maddenin değiştirilmesi Türk Ordusu’nu imha etmenin yeni hamlesi” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanundaki değişikliğe tepki İşçi Partisi’nden geldi. Yazılı açıklama yapan İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, "Amerikan derin devletinin politika yapıcısı CFR’nin Mayıs 2012 raporunda, Türkiye’de yeni Anayasa yapılamaması olanağından bahsedilerek, bazı yasaların değiştirilmesi gerektiği söylenmişti. Raporda değiştirilmesi gereken maddelerin başında TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci madde yer almıştır" dedi

Özbey, madde değişikliği ile Türk Ordusu’nun devre dışı bırakılarak, meydan karşı devrimin silahlı güçlerine, BOP’un ordusuna bırakılmaktadır ifadelerini kullandı.

Olan yetki devridir, Türk Ordusu’ndan alınan yetki, Cumhuriyet yıkma, milli devleti imha, Türkiye’yi bölme görevine dönüştürülerek, PKK’ya, polis ordusuna, MİT bünyesinde kurulmakta olan özel orduya, F tipi güçlere ve en önemlisi ABD Ordusu’na devredilmektedir.

Türk Ordusunun uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak adına, NATO’nun bölgesel vurucu gücü haline getirilmek istendiğini belirten Özbey, Milli hükümetin buna izin vermeyeceğini ifade etti.


Cenk Akyol sessizliğini bozdu

Direniş sırasında haber vermek yerine penguen belgeseli yayınlayan yandaş medyaya tepki gösteren Milli sporcu Cenk Akyol, 2013 Milli Takım Kadrosuna alınmamıştı. Bunun üzerine yaşanan gelişmelerin ardından Milli Basketbolcu Cenk Akyol bugün sessizliğini bozdu. Akyol Anadolu Ajansına yaptığı yazılı açıklamada, “Keşke bu olayların hiçbiri yaşanmamış olsaydı, ama madem yaşandı tüm gerçekleri bir de benim cephemden öğrenmenizde fayda var" dedi

2012 sezonunun şampiyonu Galatasaray erkek basketbol takımının başarılı oyuncusu Cenk Akyol,19 yaşından beri milli takım formasını büyük bir gururla taşıdığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bu formayı taşıyan her sporcu gibi ben de milli takımımızın bir sporcusu olmayı diğer her türlü değerin üzerinde tuttum, tutuyorum. Nitekim bu yılın mayıs ayında, Akdeniz Oyunları öncesi açıklanan 33 kişilik milli takım kadrosuna yeniden seçilmiş olmaktan da onur duydum. Ama şampiyon olup uzun bir final serisi oynayınca , Galatasaray ve Banvit takımlarında oynayan diğer milli oyuncuların çoğu gibi ben de nihai kadroda yer alamadım.”

Akyol açıklamasının devamında şunları ifade etti: “Milli takım kadrosu açıklanmadan bir hafta önce teknik ekipten Ertuğrul Erdoğan ile yüz yüze, Nihat İziç ile de telefonda konuşmam oldu. Benim kesinlikle kadroda olduğumu, hatta bu sezon oynadığım basketbolun Avrupa Şampiyonası boyunca da sürmesi gerektiğini söylediler. Kadro bir hafta sonra açıklandı, yoktum. Nihat İziç’e telefonla ulaştım, ‘Ne oldu da kadroda yokum?’ diye sordum. Bana sadece ‘Devlet’ dedi. Ardından da ‘Senin kadroda olmayacağını öğrenince Tanjevic de rahatladı’ cümlesini kurdu. Ama ben bir sporcu olarak ‘Devlet’ seçeneğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Çünkü düşüncemiz ne olursa olsun hepimiz aynı bayrak adına mücadele ediyoruz. Nitekim Sayın Bakan Suat Kılıç da attığı tweet ile benim düşüncemi doğruladı. Devlet, milli takım seçimlerine karışmazdı. Nihat İziç’in ‘Devlet’ derken neyi kastettiğini izah etmesini bekliyorum.”

Milli takım kadrolarının seçiminin "sportif" ve "teknik" gerekçelerle milli takım teknik ekibince yapıldığını belirten Akyol, yazılı açıklamasında daha sonra şunları kaydetti:

"Ben de kararlarına saygı duyarım. Ancak spor hayatımın en verimli döneminde kadroya niçin alınmadığımı bir yandan siyasi faktörlere, diğer yandan dedikodu düzeyinde 'istediğimi yapmadı' biçimindeki izahlara dayandıran bir milli takım teknik kadrosuna saygı duymam mümkün değildir. Benim Türk Milli Takımı'nın formasına onlardan çok daha fazla değer verdiğimin bilinmesini isterim. Değerlendirmeyi tüm spor kamuoyunun en iyi şekilde yapacağına eminim

Hüsnü Mahalli: Arap baharı ABD planı

Gazeteci Hüsnü Mahalli, Mısır'da yaşananları anlattı. Mahalli, AKP'nin darbe ısrarındaki asıl sebebin, Erdoğan BOP kapsamında en büyük ortağını kaybetmesinden kaynaklandığını söyledi. Hüsnü Mahalli, Müslüman Kardeşler'in iktidara gelme şansının artık kalmadığını vurguladı.

Gazeteci Hüsnü Mahalli, Ulusal Kanal'da Mısır'da neler yaşandığını anlattı. Mahalli, Amerika ve Batı ülkelerinin Müslüman Kardeşler iktidarının "demokrasi" oyunuyla iktidara getirdiğini söyledikten sonra, "Arap Baharı sürecinin bir Amerikan oyunu , bir Amerikan tezgahı olduğunu hep söyledim, başından beri söyledim" dedi.

Hüsnü Mahalli, AKP'nin Mısır'daki halk hareketine öfkesinin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında en büyük ortağını kaybetmesinden kaynaklandığını belirtti.

Mahalli son olarak, Müslüman Kardeşler'in iktidar şansının kalmadığını, artık Mısır'ın aynı Mısır olmadığını vurguladı. 

Kritik görüşme

Balyoz davasının Temyiz Duruşmasına günler kala, Genelkurmay Karargahı’nda kritik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ı kabul etti. Yeni Şafak Gazetesi’nin haberine göre, kritik görüşmede “bilgi alışverişi” gerçekleştirildi.

Balyoz davasının temyiz duruşmasına iki gün kala Yeni Şafak gazetesinde kritik bir haber yer aldı. Habere göre, kritik dava öncesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ı kabul etti.

Genelkurmay Karargahı'ndan gerçekleşen görüşmede ikilinin dava hakkında fikir alış verişinde bulunduğu ifade edildi.

Yargıtay Başkanı Ali Alkan mahkeme salonundaki duruşma öncesi hazırlıklarla ilgili bilgi verirken, Genelkurmay Başkanı Özel'den teknik yardım isteğinde bulundu.

Genelkurmay Başkanı Özel ise süreçle ilgili değerlendirmelerini Alkan'a iletirken, dava ile ilgili destek talebi olursa yardımcı olacaklarını söyledi. İkili arasındaki görüşme bir buçuk saat sürdü.

Beykoz'da orman yangını

Beykoz'da ormanlık alanda yangın çıktı. Çavuşbaşı'nda 5 ayrı yerde başlayan yangına havadan ve karadan müdahale ediliyor. Yetkililer, kundaklama ihtimali üzerinde duruyor.

Beykoz Çavuşbaşı'nda 5 ayrı ormanlık alanda yangın çıktı.

Saatler 13:45 gösterdiği sırada başlayan yangın rüzgarın da etkisiyle kısa sürede giderek büyüdü.

Bölgeye çok sayıda arazöz ile itfaiye ekibi sevk edildi.

Yangına, 2 helikopterle de havadan müdahale ediliyor.

Yangına neyin neden olduğu henüz bilinmiyor. Ancak yetkililer kundaklama olmasından şüpheleniyor.

Beykoz Çavuşbaşı Elmalı barajı yakınındaki ormanlık alanda dün de saat 13.00 sıralarında bilinmeyen nedenle yangın çıkmış ve 5 hektarlık alan yanmıştı. 

Kerkük'te bombalı saldırı


Kerkük'te dün akşam yine bir bombalı saldırı gerçekleştirildi. Ulusal Irak Haber Ajansı, Kerkük'te bir kafede yaşanan patlamada 38 kişinin ölüdüğünü, 35 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Irak'ın Türkmen kenti Kerkük'te bombalı saldırı düzenlendi. Ulusal Irak Haber Ajansı'nın haberine göre dün akşam Kerkük'teki Clasico Kafe'de, bombalı yelek giyen canlı bir bombanın üzerindeki bombayı patlatması sonucu 38 kişinin öldüğünü, 35 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Özellikle Ramazan ayının gelmesiyle yarışmalar ve popüler oyunlar düzenleyen Clasico Kafe, Kerkük'ün en ünlü kafelerinden biri olarak biliniyor.

Dün de Bağdat, Kerkük, Hadise, Diyala, Musul, Hüseyniye ve Felluce kentlerindeki bombaları saldırılar düzenlenmiş 29 kişi hayatını kaybetmiş, 69 kişi de yaralanmıştı. 

Balyoz temyize gidiyor

Balyoz Davası’nda temyiz süreci 15 Temmuz’da Yargıtay’da yapılacak murafaa ile başlıyor. Ulusal Kanal, Balyoz tertibine dayanak olarak gösterilen Plan Seminerini araştırdı. “Darbe Planı yapıldı” denilen Plan Semineri’nde neler yaşandı?

365 komutanın yargılandığı Balyoz Davası’nda Yargıtay’daki temyiz sürecine iki gün kaldı. 15 Temmuz’da murafaa duruşması yapılacak. Yüzlerce komutanı tutuklatan ve Türk Ordusu’nun temeline dinamit koyan davanın temeli 5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu Komutanlığı’nda yapılan Plan Semineri’ne dayanıyor.

Dava, yasal Plan Semineri sırasında darbe planlandığı suçlaması üzerine kuruldu. Balyoz iddianamelerinde seminer sırasında darbe planlandığı iddia edildi. Suçlamaya hiçbir somut delil gösterilmedi.

Plan Semineri’ni, Genelkurmay ile Kara ve Hava Kuvvetleri’nden 14 kişilik gözlemci heyeti izledi. Genelkurmay’ın gözlemci raporunda, “Plan Semineri’nin gerek hazırlanışı, gerek icrası yönünden çok başarılı olduğu” vurgulandı. Raporda seminer için “Planlamanın yaşayan bir faaliyet olduğunun güzel bir örneği gösterilmiştir” denildi.

Plan Semineri’ne katılan 365 sanıktan hiçbiri seminerde veya başka bir yerde darbe planlandığını ya da konuşulduğunu doğrulamadı. Tanıklar da Balyoz Güvenlik Harekat Planı’nın gerçek olduğuna ilişkin bir ifade kullanmadı.

Seminerde Balyoz Planı değil, gerçek bir askeri plan olan Egemen Harekat Planı oynandı. Egemen Harekat Planı’nda; Türkiye’deki bir ayaklanma sırasında, bir komşu ülkenin Türkiye’nin sınırına saldırması ve ardından Meclis’in sıkıyönetim ilan etmesi koşullarında nasıl bir askeri strateji izleneceği masaya yatırıylıyor. Plan seminerinde varsayılan bu koşullarda 1. Ordu’ya bağlı birliklerin yeterlilik durumu sorgulandı.

Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın Plan Semineri’ndeki konuşması da bu bilgileri doğrulatıyor. Doğan, seminerdeki konuşmaları, ses kasetlerine kaydetti. Duruşmalarda dinlenen bu konuşmaların orijinal halinde “balyoz” ya da “darbe” geçmiyor.

Meraları gece yarısı köylünün elinden aldılar!

AKP’li Ethem Sancak’ın Bakan Eker’e olan aşkı karşılıksız kalmadı…

Yusuf Yavuz

TBMM Genel Kurulunda tartışmalar eşliğinde görüşmeleri süren Torba Yasa’ya eklenen AKP’nin önergesiyle mera, yaylak ve kışlakların kiralama yoluyla imara açılmasına olanak sağlandı. Düzenlemeye sert tepki gösteren ZMO Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer, mera ve yaylakların beton yığınına dönüşeceğini öne sürdü. Aynı yasaya eklenen bir başka maddeyle de, köylerde inşa edilecek yapılar ile ilgili ‘yapı ruhsatı aranmaması’ istisnasının, ‘köyde oturma’ şartı olmadan herkesi kapsamasının sağlandığına işaret eden Tuncer, “Özellikle kıyı şeridindeki köy yerleşim alanları ve çevreleri, tarım arazilerinin özellikleri dikkate alınmaksızın tümüyle ranta açılacaktır” uyarısında bulundu.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Torba Yasa’ya hükümetin önerisiyle eklenen mera ve yaylaklarla ilgili madde kabul edildi. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer ise düzenlemeye sert tepki gösterdi.

‘İKTİDAR MESLEK ODALARINI ORTADAN KALDIRMAYI HEDEFLİYOR’

AKP iktidarının bir kez daha anayasa, yargı, meslek hukuku ve etik kuralları yok sayarak kamu yararına hizmet eden TMMOB ve bağlı odalarını işlevsizleştirmeye ve böylece haksız uygulamalarına karşı yükselen muhalif sesleri susturmaya çalıştığını öne süren Tuncer, konuyla ilgili açıklamasında; iktidarın meslek odalarını zayıflatarak ortadan kaldırmayı hedeflediğini öne sürdü.

MERALARIN 29 YILLIĞINA KİRALANMASININ ÖNÜ AÇILDI

17 Ağustos 2011 tarihinde çıkartılan 648 sayılı KHK ile İmar Kanunu’na bir madde eklenerek, "Mera, yaylak ve kışlakların uygun görülen kısımlarının, tapuda Hazine adına tescillerinin yapılması ve kamu hizmetleri için gerekli olanlar dışındakilerin, talep sahiplerine bedeli karşılığında 29 yıla kadar tahsis edilmesine" olanak sağlandığını anımsatan Tuncer, düzenlemeyle ayrıca, mera, yaylak ve kışlakların, turizm merkezleri ile kültür ve turizm gelişim bölgeleri kapsamında kalan kısımlarının 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu çerçevesinde kullanılmak ve değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmesinin de öngörüldüğünü belirterek, “aynı KHK ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesi değiştirilerek, köylerde inşa edilecek yapılarla ilgili olarak daha önce sadece köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar için geçerli olan ‘yapı ruhsatı aranmamasına’ yönelik istisna, herkesi kapsayacak şekilde genişletilmişti” diye konuştu.

‘GECE YARISI ÖNERGESİYLE MERALAR İMARA AÇILDI’

Ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin, 29 Kasım 2012 tarihinde her iki düzenlemeyi de iptal ettiğini hatırlatan Tuncer, Mahkemenin kararının, Resmi Gazete’nin 28606 sayılı mükerrer sayısında, 2 Nisan 2013 tarihinde yayımlandığını ancak yargı kararlarına rağmen rant odaklı politikalarından vazgeçmeyen AKP’nin, doğal varlıkları katledecek yeni bir uygulamaya imza attığını öne sürdüğü açıklamasında, şunları kaydetti: “TBMM`de önceki gece yarısı verilen bir önergeyle, mera, yaylak ve kışlakların kiralama yöntemiyle imara açılmasına olanak sağlanmıştır. Buna göre Hazine adına tescil edilen meralar, yaylak ve kışlaklar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gözetiminde kiralama ve geçici imara konu olacaktır.

‘BEDAVA YEM KAYNAĞI OLAN MERALAR BETON YIĞININA ÇEVRİLDİ’

Bu düzenleme mera, yaylak ve kışlakların hayvancılık amacı dışında kiralanıp yapılaşmaya açılmasına ve beton yığınlarına dönüşmelerine yol açacaktır. Hükümet üyelerinin çizdikleri pembe tablolar ve yaptıkları ‘rekor’ açıklamalarına karşın, Türkiye tarımsal üretim ve ihracatta bırakın ‘rekor kırmayı’, bugün samanı bile ithal etmek zorunda kalan bir ülkedir. Hal böyleyken bedava yem kaynağı meralarını amacı dışında kullanarak beton yığınına çeviren Türkiye, ithalata devam edecek ve dövizlerini o ülkelerin halklarının refahı için kullanacaktır.

KÖYDE OTURMA ŞARTI ARANMADAN RUHSATSIZ YAPI İZNİ GELİYOR

Aynı yasaya eklenen bir başka maddeyle de, köylerde inşa edilecek yapılar ile ilgili yapı ruhsatı aranmaması istisnasının, ‘köyde oturma’ şartı olmadan yine herkesi kapsaması sağlanmıştır. Bu uygulama tarım arazilerinin hızlı bir şekilde tahribine yol açacaktır. Özellikle kıyı şeridindeki köy yerleşim alanları ve çevreleri, tarım arazilerinin özellikleri dikkate alınmaksızın tümüyle ranta açılacaktır.

TÜRKİYE’Yİ FELAKETE SÜRÜKLEYECEK UYGULAMADAN VAZGEÇİLSİN

Artan nüfusumuzu beslemek için mutlak gerekli olan tarım arazilerimiz ile geliştirmeye çalıştığımız hayvancılığımız için büyük öneme sahip meralarımız amacı dışında kullanılmamalı, betonlaştırılmamalıdır. ZMO olarak, AKP hükümetini Türkiye’yi felaketlere sürükleyebilecek uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz. Bu doğrultuda, kültürel ve doğal varlıklarımızı yok edecek düzenlemeler derhal geri çekilerek hayati bir yanlışın önüne geçilmelidir.”

AKP’Lİ ETHEM SANCAK: ‘MERALARI KÖYLÜNÜN ELİNDEN ALMAK GEREK’

Geçtiğimiz ay RedHack'in yayınladığı yeni ses kaydında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile AKP'li iş adamları arasındaki toplantıda, AKP Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu Üyesi işadamı Ethem Sancak'la Bakan Eker arasında geçtiği öne sürülen konuşmada, Sancak’ın, tarımı, meraları ve kıyıları halkın elinden alınması gerektiği yönündeki sözleri tartışma yaratmıştı.

‘PETROLDEN DAHA ÖNEMLİ OLAN MERALARI SERVETE DÖNÜŞTÜRÜRÜZ’

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz tarafından verilen soru önergesiyle Meclisin gündemine de taşınan ses kayıtlarında Bakan Eker'e aşık olduğunu söyleyen Sancak’ın, yeni mera kanunuyla sessiz bir devrim gerçekleştirildiğini belirterek,"Yem sorununa 80 yıl önceki bu ülke kurucuları bir gem vurmuşlardır. Sovyetik bir anlayıştaydılar. Ve meralarımızı bütün halkın malı ilan ederek mahvettiler. Mera çitlenmiyor, bakılamıyor çünkü bütün halkın malı. Bir şey bütün halkın malı olursa bakılamıyor çünkü halkın malı. Bir şey bütün halkın malıysa yağmalanır. İnsanlık tarihi bunu böyle gösterdi. Mesela kıyılarımız bütün halkın malıdır ama yağmalanmıştır. Halkın girebileceği kıyı yok. Ormanlarımız bütün halkın ormanıdır ama mahvoldu. 60 yıl öncesine göre ormanlarımız yüzde 40 küçüldü. Bütün halkın ormanı olduğu için. Meralar da öyleydi. Çok şükür Tarım Bakanımız geçen ay çok büyük bir devrim gerçekleştirdi. Bence sessiz bir devrim. Ve merayı çitlenebilir hale getiren kanunu çıkarttılar. Bunu nasıl başardılar bilmiyorum ama anayasal bir sorundu. Ama yaptılar bunu sonuçta. Şimdi ben çok umutluyum. Bu kanun çıktıktan sonra petrolden de daha önemli zenginliğimiz olan meralarımız el birliğiyle işleriz. Bunları servete dönüştürürüz. Sayın Bakan'a bir tarım gönüllüsü olarak şükran borçluyum" ifadelerini kullanması dikkat çekmişti.

BAKAN BAYRAKTAR: ‘ANAYASAYA UYGUNDUR’

Meclis’te de tartışmalara neden olan düzenlemeyle ilgili eleştirileri yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, meraların imara açılmasının söz konusu olmadığını belirterek, önergeyle kiralamanın nasıl olacağının anlatıldığını kaydetti. Düzenlemenin Anayasaya uygun olduğunu savunan Bakan Bayraktar, meraların en fazla binde 5’inin kullanılmasına yönelik 5 ayrı bakanlık tarafından oluşturulacak komisyonla belirlenecek bir husus getirildiğini söyledi.