2 Nisan 2013 Salı

Atatürk ve İngiliz emperyalizmi

Atatürk ve  İngiliz emperyalizmi
















Cumartesi gecesi Ulusal Kanal’da Ceviz Kabuğu’nu izlediniz mi? Star gazetesi Siyasi Haber şefi ile Sancaktar Dergisi Sahibi “Atatürk İngiliz ajanıydı” diyorlar. Bu da bir savaş çeşidi.

DÜN DE BUGÜN DE O’NA KARŞI SAVAŞIYORLAR

Dün de Mustafa Kemal Paşa’ya karşı savaşıyorlardı, bugün de.
Dün İngiliz altınlarıyla Mustafa Kemal Paşa’nın üzerine sürülüyorlardı, bugün yine aynı görevi yapıyorlar.
İngiliz emperyalizmine karşı Mazlum Milletlerin ilk büyük savaşını verenler, İngiliz’i dize getirenler, “İngiliz ajanı” oluyor!

PADİŞAHLARI İNGİLİZ ZIRHLISINA BİNİP KAÇMIŞTI

Peki kimler İngiliz ajanı değil?
- 31 Mart 1909 (13 Nisan 1909) günü İngiliz Sefareti güdümünde Hürriyet Devrimine karşı ayaklandırılanlar.
- İngiliz Sefaretinden aldıkları talimatla Mustafa Kemal Paşa’yı askerlikten tard etmeye kalkan İstanbul’daki saltanat sahipleri.
- İngilizin emriyle irticayı örgütleyip Mustafa Kemal Paşa’nın Ankarasını boğmaya kalkanlar.
- Mustafa Kemal Paşa’nın eline düşmemek için İngiliz zırhlısıyla kaçanlar…
İngilizler kurtaramadı onları. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğindeki Türk milletine yenildiler. Tahtları yıkıldı, tacları yerlerde yuvarlandı. Tekkeleri, zaviyeleri kapandı. Karanlık ağları dağıtıldı.

İNGİLİZ’İ YENECEKSİN VE İNGİLİZ AJANLIĞIN TARTIŞILACAK!

Napacaksınız bunlara karşı?
Mustafa Kemal Paşa’nın İngiliz emperyalizmini yendiğini ispatlamak için vesika tartışması mı yapacaksın?
Bu da çok garip değil mi?
1914 yılından 1922 yılına kadar Türkiye, İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı savaştı. 1917’de yıkılana kadar Çarlık Rusyası da onlarla birlikteydi.
Bu nasıl tartışma?
İngiliz emperyalizmine karşı insanlık tarihinin ilk büyük savaşını yapacak ve kazanacaksın ve senin İngiliz ajanlığın tartışılacak!

SAVAŞIN BELGESİ Mİ İSTENİYOR?

Ve belgesi var mı diye konuşuluyor.
İngiliz’i savaşta yenmek kanıt olmuyor da, bir kâğıt parçası bulunacak ve ispatlanacak!
Yakında herkes belge manyağı olacak!
Olguların, savaşların, nesnel gerçeklerin hiçbir değeri yok.
İspat aracı olarak “mühürler”, imzalar”, “bilgisayar kayıtları” geçerli?
Bir toplum hayatın kendisinden bu kadar mı kopar? Gerçeğe bu kadar mı ihanet eder?

ÇANAKKALE’DE BAŞLADI İZMİR’DE SONA ERDİ

Bizim İstiklal Savaşımız 1914 yılından 1922 yılına kadar sekiz yıl sürdü. Cihan Savaşı ve Kurtuluş Savaşı diye iki ayrı savaş yoktur. Hepsi tek bir savaştır.
Savaş, 1914 yılı sonunda İngiliz ve Fransızların Çanakkale’ye saldırılarıyla başlamıştı.
18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazında sulara gömülen zırhlılar, İngiliz ve Fransız bandıralıydı. Kara savaşlarında İngiliz’e karşı 50 bin şehit verildi.
Kut’ül Ammare’de esir edilen tümen, İngiliz tümeniydi.
İstanbul’u İngilizler işgal etmişti.
Karadeniz limanları, İngiliz işgali altındaydı.
Doğu Anadolu’da, Mustafa Kemal Ankarasına karşı Taşnakları silahlandırıp ateşe süren İngiliz’di.
Yunanı Anadoluya çıkartıp emellerine ulaşmak isteyen, İngiliz’di.
İstilacıları İzmir’de denize döktükten sonra, ateşkesi Mudanya’da İngiliz generalleriyle karşı karşıya oturup imzaladık.
Ve o savaş, 24 Temmuz 1923 günü Lozan’da İngiliz’in başında bulunduğu İtilaf Devletleriyle yapılan barış antlaşmasıyla sona erdi.
Özetle: İngiliz’le savaştık ve İngiliz’le barış yaptık. Başımızdaki kahraman da Mustafa Kemal Paşa’ydı.

İNGİLİZ EMPERYALİZMİNE KARŞI MAZLUMLAR DÜNYASININ KAHRAMANI KİMDİ

İngiliz emperyalizmine karşı Mazlumlar Dünyasının kahramanı kimdir diye yedi iklime sorsanız, Mustafa Kemal Paşa’nın isminden başkasını duyamazsınız. “Vahdettin” diyecek tek bir Allah’ın sersemi bulabilir misiniz?

EMPERYALİSTLER VE PADİŞAH ARTIKLARI İÇİN TEHDİT: MUSTAFA KEMAL PAŞA

Türkiye, nasıl bu hallere düştü? Nasıl kendi değerlerini çiğner hale getirildi? Asıl konuşulacak konu budur?
26 Mart 2013 günü BOP Eşsultanı Tayyip Erdoğan, “irtica ve bölücülük artık tehdit değildir” diye ilan etti (Zaman gazetesi ve diğer gazeteler, 27 Mart 2013).
Doğru, saraylar ve saraylılar için tehdit, dün de Mustafa Kemal Paşa’ydı, bugün de O’dur.
Meselenin özü buradadır.
Bağımsız, çağdaş ve özgür Türkiye’nin düşmanlarının Atatürk’e duydukları kin bitmez. Tarihsel hesaplaşma, en sonunda Atatürk’le hesaplaşmadır.

HER HATA GİDERİLEBİLİR AMA ATATÜRK DÜŞMANLIĞININ TELAFİSİ YOKTUR

Ve o irticanın, o bölücülüğün hep Sol kılığa giren yandaşları olmuştur. Bu da savaşın kuralıdır.
1960’lı ve 1970’li yıllarda Prof. Dr. İdris Küçükömer, İsmail Beşikçi ve benzerleri, Sol kılıklı irticanın teorilerini piyasaya sürdüler. Sol örgütler içinde Kemalizmi baş düşman ilan eden zavallı şaşkınlar türedi.
Türkiye’de her hatanın giderilmesi mümkündür. Ama Atatürk’e karşı cephe tutmanın telafisi yoktur. Çünkü devrim somuttur, yaşanmıştır; fikir düzleminin ötesinde toplumun canında ve kanındadır.
Atatürk’e düşmanlık, bir intihar çeşididir.
Atatürk’e düşmanlık, vatandan, halktan, insanlıktan, hürriyetten, istiklâlden ve namustan vazgeçmektir.
Olay budur.

Doğu Perinçek
ulusalkanal.com.tr