6 Nisan 2013 Cumartesi

Beşar Esad açıkladı: Erdoğan’ın aklı fikri…


Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile öldürüldüğü yönündeki dedikoduların yoğunlaştığı günlerde görüştük. O nedenle ilk sorumuzu “yaşıyor musunuz” diye sorduk. Türkiye’de Suriye konusunda gündeme getirilen iddialardan, Kürt meselesine ve dünya siyaseti ile bölgesel sorunlara kadar her şeyi sorduk.


2 yıldır Batı müdahalesine karşı direnen Suriye halkının başındaki Esad, ülkesine yönelik saldırıyı bertaraf etme kararlılığı içinde. Türkiye ile ilgili konuşurken Türk halkı ile Erdoğan Hükümeti’ni birbirinden ayırıyor. Aslında bu, Suriye’de resmi bir yaklaşım olmanın ötesinde halk içinde de genel kabul gören bir tavır. Esad, Suriye’ye yönelik saldırıyı “savaş kelimesinin tüm anlamlarını taşımakta” diye niteliyor. 

SURİYE’DE HALKIMIN ARASINDAYIM

- Türkiye’de ve uluslar arası basında öldüğünüz, ülkenizi terk ettiğiniz yönünde yüzlerce haber yayınlandı. Yaşıyor musunuz? 

BEŞAR ESAD: Konuşmanın başında sizleri ve Ulusal Kanal'ı Suriye'den selamlıyorum. Bu görüşme nedeniyle çok mutluyum. Sorunuzun cevabı içinde mevcut. Bu tür söylemler sadece dedikodudan ibarettir. Gördüğünüz gibi ben buradayım ve hala yerin üstündeyim. Sığınakta değilim. Bu tür dedikodular sadece bizi sevenlerin ve Suriye halkının maneviyatını hedef alan dedikodulardır. Her zamanki yerimde yaşıyorum. Ne bir Rus gemisinde, ne de İran'da yaşamaktayım. Suriye'de halkımın arasındayım.

KARARI SURİYE HALKI VERİR

- İki yıldır Suriye'de çatışmalar devam ediyor. ABD, Fransa ve Türkiye’nin yanı sıra aralarında Körfez ülkelerinin de bulunduğu 100’den fazla ülke, sizin yönetimi bırakmanızı istiyor. Görevinizi bir başkasına bırakmayı hiç düşünmediniz mi?

ESAD: Sorunuzdan hareket edecek olursak söyle bir sonuç çıkar: Batı devletlerinin büyük bir kesimi ve belki de onların müttefikleri bu devlet başkanına karsı çıkıyorlar. Buna ilaveten az sayıda olmayan bölge devletleri, Arap ve Arap olmayan devletler ile Türkiye ve aynı zamanda kendi halkı da ona karşı. Peki hala nasıl ayakta ve Suriye iki yıldır nasıl direniyor? 
Yabancı devletlerin bana karsı olması beni çok ilgilendirmez. Ben Suriye halkı tarafından seçilmiş bir başkanım. 
Bu noktada sonuca gelelim. Birisinin devlet başkanı olması veya artık devlet başkanı olarak kalmaması, sadece Suriye'nin iç kararıdır ve Suriye halkı tarafından belirlenir. Bunu talep eden yabancı devletler tarafından değil. Soruyorum, acaba bu devletler Suriye’de demokrasiyi mi korumak istemektedirler? Veya Suriye halkının kanının dökülmesini mi önlemek istiyorlar?
Samimice konuşalım. ABD'den başlayalım. ABD, İsrail'in kurulusundan beri, onlarca yıldır onun katliamlarını desteklemektedir. ABD, Afganistan'da ve Irak'ta katliamlar yaptı. Milyonları katletti. Milyonları yaraladı ve sakat bıraktı. Fransa İngiltere'yle beraber ABD'nin desteği ve koruma kalkanı altında Libya'da katliamlar yaptı. Mevcut Türk hükümetinin eli Suriye'de akan kana bulaşmıştır. 
Suriyelilerin kanı bu devletler için çok mu önemli?
Bu kararı verme imtiyazı Suriye halkına aittir. Dünyada başka bir devletin bununla hiçbir alakası yoktur. 

SINIRLARDAN ON BİNLERCE TERÖRİST SOKULUYOR

- Bütün askeri operasyonlara rağmen silahlı grupların zaman zaman yeni yerleşim yerlerini ele geçirdiği görülüyor? Biz burada otururken dışarıdan top sesleri geliyor. Şam’ın içinde de çatışmalar oluyor. Tamamen dış kaynaklı olduğunu söylediğiniz bu gruplar Şam’a kadar nasıl geliyor?

ESAD: Biz teröristlere yardım eden ve onların Suriye'ye girişini sağlayan devletlerle çevriliyiz. Tabii hiç şüphesiz bütün devletler bunu bilerek yapmamaktadırlar. Örneğin Irak bu teröristlerin topraklarından ülkemize giriş yapmasına karsı. Ama Irak özel bir durum yaşamakta ve sınırlarını kontrol altına alamıyor olabilir. Lübnan sahasında teröristlerin Suriye'ye girmesine destek veren veya karşı çıkan farklı kesimler var. 
Ama Türk hükümeti bu teröristlere resmi olarak ev sahipliği yapmakta ve onları Suriye'ye sokmaktadır. Ürdün'den sızmalar yaşamaktayız. Bunun bilinçli yapılıp yapılmadığı hususu net değil. Bu sızmalar olduğu sürece bu terörist gruplarla mücadelemiz sürecektir. Bu çok doğaldır. Ve bu gerçekte savaş kelimesinin taşıdığı tüm anlamları taşımaktadır. Bu farklı bölgelerde oluşan asayiş olayları değildir. Teröristler binlerce olarak, belki de on binlere olarak giriş yapmaktadır. Kesin bir rakam vermek zordur. Bu anlamıyla sizin, Suriye'nin çok farklı yerlerinde bu savaşın seslerini duymanız doğaldır. 

ERDOĞAN BİR TEK MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E İHTİMAM GÖSTERDİ

- AKP hükümeti ile ortak bakanlar kurulu yapacak kadar iyi ilişkiler kurulmuşken ne oldu da bir anda ilişkiler bozuldu? Süreç nasıl gelişti?

ESAD: Görünen odur ki Erdoğan, Arap aleminde ortaya çıkan olayları, siyasi ömrünü uzatmak için bir fırsat olarak gördü. Bu kişinin aklı Müslüman Kardeşlerin aklıdır. Müslüman Kardeşler'le Suriye'de 30 veya belki daha fazla yıl önceki yaşadığımız tecrübeden biliyoruz ki, bu topluluk oportunist topluluktur. Ve dini, çıkarları için kullanmaktadır. Arap aleminde şahit olduğumuz husus, yabancı devletlerin ihvan hareketini devrim, darbe ya da dış müdahalelerle iktidara taşımasıdır. Bu gelişmeleri, Erdoğan çok farklı biçimlerde siyasi ömrünü uzun seneler sürdürmek için fırsat olarak görmüştür. Bundan dolayı Suriye'ye karşı tavrını değiştirdi. Başlangıçta da Suriye’nin iç işlerine müdahale etmeye çabaladı. Krizden önce de Erdoğan, bizlerle konuşmalarında Suriye-Türkiye ilişkilerinden ve hatta Türkiye’ye karşı duyması gereken ilgiden daha fazla İhvan Hareketi'nin Suriye'deki durumuna ihtimam gösterirdi. 
Bu şahıs bu şekilde düşünür: Suriye'de bu yeni durum ortaya çıkınca, Suriye'den ziyade kendi özel çıkarlarını gözetti. Ve ondan sonra Erdoğan hükümeti ve kurumları, aleni bir şekilde Suriye'nin içişlerine müdahale etmeye başladı. Hemen ardından da teröristlere destek vermeye başladı. Ve böylece Suriye'de kan dökülmesine dahil oldu. Doğal olarak onlarla aramızdaki ilişki koptu. 

ERDOĞAN’IN ÖNERİLERİ AMACINA ULAŞMAK İÇİN KILIF

- Erdoğan,bu olaylardan önce size bazı öneriler yaptıklarını, sizin dinlemediğinizi açıkladı? Size önerileri neydi, bunları neden yapmadınız?

ESAD: Maalesef Erdoğan, Suriye'de krizin başlangıcından itibaren bir tek güvenilir bir söz söylememiştir. Kesinlikle bu konuda abartmıyorum. Söyledikleri genel önerilerdi. Suriye halkı ne istiyor? Suriye halkı kimi başkan görmek istediği hususlarıyla alakalıydı. Ben de zaten halka hitaben yaptığım konuşmalarımda bu konulara değinmiştim. 
Hali hazırda zaten diyalog için hazırlıklar yaptık. Bu diyalogda Suriye'deki bütün siyasi kuvvetler bir araya gelecek ve ne istediğine karar verecek. Erdoğan'ın önerileri, ne kadar önemli olursa olsun, Suriye halkının istediğinden daha önemli değildir. Bundan daha önemli birşey var mı? Halkın kararı yapılacak ve uygulanacak. 
Ve lakin sormak istediğimiz basit soru var? Eğer Erdoğan İddia ettiği gibi Suriye’deki sorunun çözümü için öneriler yapmışsa, bu önerilerin silahlı gruplara verilen destekle ne ilişkisi var? Bugün Erdoğan Katar'ın mali desteğiyle silahlı grupları getirmekte, Türkiye toprakları içinde onlara silah sağlamakta, tıbbi ve başka hizmetler sunmakta ve Suriye’ye göndermektedir. Bu, yaptıkları onun bana sunduğu öneriler arasında var mıydı? Yoksa bu öneriler Erdoğan’ın hedeflerine ulaşmak için kullandığı bir kılıf mıydı? 
Erdoğan bizim diyalogdan yana olduğumuzu biliyordu. İlk günden itibaren Suriye'nin bütün kuvvetleriyle diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik. Ve lakin barışçıl olarak iddia ettikleri dönem başarısız olunca, silahlı gruplara destek aşamasına geçtiler.
Erdoğan yalan söylüyor ve bu önerileri maske olarak kullanıyor. Biz herhangi bir taraftan gelen nasihatları kabul ederiz. Ve lakin Suriye'nin iç işlerine müdahaleyi kabul edemeyiz. Her halde görünün odur ki, Erdoğan bizim bu duruşumuzu yanlış kavradı. Türkiye ile aramızdaki kardeşlik ilişkisinin, kendisine Suriye devletinin yıkılması için Suriye'nin içişlerine müdahale hakkı verdiğini sandı. Fakat bu husus benim için ilk günlerden itibaren çok netti.

TÜRK HALKINI KARDEŞ OLARAK GÖRÜYORUZ

- Geçen ay Türkiye ile Suriye arasındaki bir sınır kapısında bomba yüklü bir araç patladı. Erdoğan Hükümeti, aracın Suriye istihbaratı tarafından Türkiye'ye yollandığını resmi olarak açıkladı. Bu, Erdoğan Hükümeti’nin biraz önce sözünü ettiğiniz silahlı gruplara desteğine karşı bir misilleme miydi?

ESAD: Türk hükümeti Suriye halkının katledilmesine doğrudan katkıda bulunmaktadır. Bazıları bundan dolayı Suriye’nin de aynı şekilde karşılık vereceğini sanmaktadır. Hiçbir şekilde biz aynı tavrı göstermeyiz. Her şeyden evvel biz suç içeren çalışmalar içinde olmayız. 
İkincisi, biz Türk halkını kardeş halk olarak görürüz. 
Üçüncüsü, aslında Erdoğan bizim bu şekilde davranmamızı arzulamaktadır. Erdoğan, politikalarına destek bulmak için, iki halkın karşı karşıya gelmesini, çatışmasını istemektedir. Kaybettiği kamuoyu desteğini bu şekilde kazanmak istemektedir. 
Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ve Türk halkıyla karşı karşıya gelmeyeceğiz. İki halk arasındaki bir çatışma Türkiye’ye de, Suriye’ye de bir fayda sağlamaz. Mevcut durumu daha karmaşık hale getirir. 
Cumhurbaşkanı Sayın Necdet Sezer'in 2000 yılında Suriye'ye yaptığı ziyaretinden bu yana yapmaya çalıştığımız, Araplarla Türkler arasındaki olumsuz geçmişi silmektir. Su an Erdoğan'ın yaptığı, bu olumsuz geçmişi tekrar ikame etmektir. Biz Türk halkına karsı herhangi bir olumsuz çalışma içinde bulunmayız. 

TÜRK İSTİHBARATINDAN VEYA ORDUSUNDAN KİMSEYİ YAKALAMADIK

Türk istihbaratıyla alakalı olarak şunu söyleyeyim: Bu ana kadar biz Türk istihbaratından ya da Türk ordusuna mensup herhangi kimseyi yakalamadık. 
Bu onların bu işin içinde olmadıkları anlamına gelmez. Çünkü Türk istihbaratı bu desteği başka topraklarda vermektedir. Onlara eğitim temin etmekte, bütün araç ve gereçleri sağlamakta, iletişim imkanları sunmakta, ihtiyaç duydukları siyasi-medya, vb. destekleri vermektedir. Teröristlerden elde ettiğimiz itiraflardan öğrendiğimize göre, Türkiye'de çok kişi bu işin içindedir. Ama esas bu içinde olan Türk hükümetinin politikalarıdır. Bu anlamıyla, Türk istihbaratının Suriye topraklarında olmaması, onların bu isin içinde olmadığı anlamına gelmez.

ESAD’A ATATÜRK TABLOSUNU VERİRKEN

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a altında Arapça yazıyla ''Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün Şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hâkim olacaktır'' yazılı olan, sanatçı Akif Şenoğlu’nun deri üzerine kabartma Atatürk portresini, görüşmenin anısı olarak sunduk.

ulusalkanal.com.tr